Fathom İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fathom İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fathom Nedir?

Fathom kelimesi İngilizce bir kelime olup, “derinlik ölçmek” veya “anlamak” anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. I couldn’t fathom why he would do such a thing. (Onun neden böyle bir şey yapacağını anlayamadım.)
2. The diver used a fathom to measure the depth of the ocean. (Dalışçı, okyanusun derinliğini ölçmek için fathom kullanıyor.)
3. She tried to fathom the meaning of the poem. (Şiirin anlamını anlamaya çalıştı.)
4. He was unable to fathom the complexity of the problem. (O, problemin karmaşıklığını anlayamadı.)
5. It’s hard to fathom how much time has passed since we last met. (Son görüşmemizden bu yana ne kadar zaman geçtiğini anlamak zor.)
6. The depth of the lake is over 50 fathoms. (Gölün derinliği 50 fathomin üzerinde.)
7. I can’t fathom why he would want to leave such a good job. (Neden bu kadar iyi bir işi bırakmak istediğini anlamıyorum.)
8. She was trying to fathom the meaning of his cryptic message. (O, gizemli mesajının anlamını anlamaya çalışıyordu.)
9. The ship sank to a depth of 10 fathoms. (Gemi, 10 fathom derinliğe battı.)
10. He fathomed the depth of the water with a rope. (O, suyun derinliğini bir ip ile ölçtü.)
11. I couldn’t fathom why she would want to marry him. (Neden onunla evlenmek isteyeceğini anlayamadım.)
12. The submarine descended to a depth of 200 fathoms. (Denizaltı, 200 fathom derinliğe indi.)
13. She couldn’t fathom why he was being so difficult. (Neden bu kadar zorlu davrandığını anlayamadı.)
14. The fisherman estimated the depth of the river at 5 fathoms. (Balıkçı, nehrin derinliğini 5 fathom olarak tahmin etti.)
15. It’s difficult to fathom the mysteries of the universe. (Evrenin sırlarını anlamak zor.)
16. The diver used a fathom to measure the length of the wreck. (Dalışçı, enkazın uzunluğunu ölçmek için fathom kullandı.)
17. I can’t fathom why he would lie about something so trivial. (Neden bu kadar önemsiz bir şey hakkında yalan söyleyeceğini anlamıyorum.)
18. The sailors used a fathom to measure the depth of the harbor. (Denizciler, limanın derinliğini ölçmek için fathom kullandılar.)
19. I still can’t fathom how she managed to finish the race. (Hala, yarışı nasıl bitirdiğini anlamıyorum.)
20. The diver fathomed the wreck to be over

100 fathoms deep. (Dalışçı, enkazın 100 fathom derinlikte olduğunu hesapladı.)