Farthing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Farthing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Farthing Nedir?

Farthing, İngiltere’de kullanılan eski bir para birimidir. Bir penny’nin dörtte birine eşdeğerdir.

Örnek Cümleler:

1. I found a farthing on the ground.
   ( Yerde bir farthing buldum. )

2. She gave me a farthing for my help.
   ( Yardımım için bana bir farthing verdi. )

3. In those days, a farthing could buy a lot.
   ( O günlerde bir farthing çok şey satın alabilirdi. )

4. My grandfather used to collect farthings.
   ( Dedem eskiden farthing toplardı. )

5. They used to charge a farthing for a glass of water.
   ( Bir bardak su için bir farthing alırlardı. )

6. I don’t think I have ever seen a farthing in my life.
   ( Hayatımda hiç bir farthing görmediğimi sanmıyorum. )

7. The price of goods has increased by farthings.
   ( Mal fiyatları birkaç farthing arttı. )

8. The old man gave me a farthing and wished me luck.
   ( Yaşlı adam bana bir farthing verdi ve bana şans diledi. )

9. It’s hard to imagine what one could buy with a farthing.
   ( Bir farthing ile neler alınabileceğini hayal etmek zordur. )

10. He owed me a farthing, but he never paid me back.
    ( Bana bir farthing borçlu kaldı, ama hiç ödemedi. )

11. I gave the beggar a farthing and a piece of bread.
    ( Dilenciye bir farthing ve bir dilim ekmek verdim. )

12. She inherited a collection of farthings from her grandfather.
    ( Dedesinden bir farthing koleksiyonu miras aldı. )

13. The fare for the train was a farthing per mile.
    ( Tren ücreti mil başına bir farthing idi. )

14. A farthing was worth very little compared to today’s currency.
    ( Bugünkü para birimine göre bir farthing çok az değer taşırdı. )

15. The old lady gave the children a farthing each.
    ( Yaşlı kadın çocuklara birer farthing verdi. )

16. The farmer sold his produce for farthings.
    ( Çiftçi ürünlerini farthing karşılığı sattı. )

17. The children were delighted with the farthings they received as a gift.
    ( Çocuklar hediye olarak aldıkları farthing’lerle çok mutlu oldular. )

18. The bank refused to exchange my farthings for pounds.
    ( Banka farthing’lerimi pound karşılığında değiştirmeyi reddetti. )

19. He saved every farthing he could for his daughter’s education.
    ( Kızının eğitimi için mümkün olan her farthing’i biriktirdi. )

20. They only charged a farthing for admission to the museum.
    ( Müzeye giriş için sadece bir farthing aldılar. )

Translation (Çeviri):

1. Yerde bir farthing buldum.
   ( I found a farthing on the ground. )

2. Yardımım için bana bir farthing verdi.
   ( She gave me a farthing for my help. )

3. O günlerde bir farthing çok şey satın alabilirdi.
   ( In those days, a farthing could buy a lot. )

4. Dedem eskiden farthing toplardı.
   ( My grandfather used to collect farthings. )

5. Bir bardak su için bir farthing alırlardı.
   ( They used to charge a farthing for a glass of water. )

6. Hayatımda hiç bir farthing görmediğimi sanmıyorum.
   ( I don’t think I have ever seen a farthing in my life. )

7. Mal fiyatları birkaç farthing arttı.
   ( The price of goods has increased by farthings. )

8. Yaşlı adam bana bir farthing verdi ve bana şans diledi.
   ( The old man gave me a farthing and wished me luck. )

9. Bir farthing ile neler alınabileceğini hayal etmek zordur.
   ( It’s hard to imagine what one could buy with a farthing. )

10. Bana bir farthing borçlu kaldı, ama hiç ödemedi.
    ( He owed me a farthing, but he never paid me back. )

11. Dilenciye bir farthing ve bir dilim ekmek verdim.
    ( I gave the beggar a farthing and a piece of bread. )

12. Dedesinden bir farthing koleksiyonu miras aldı.
    ( She inherited a collection of farthings from her grandfather. )

13. Tren ücreti mil başına bir farthing idi.
    ( The fare for the train was a farthing per mile. )

14. Bugünkü para birimine göre bir farthing çok az değer taşırdı.
    ( A farthing was worth very little compared to today’s currency. )

15. Yaşlı kadın çocuklara birer farthing verdi.
    ( The old lady gave the children a farthing each. )

16. Çiftçi ürünlerini farthing karşılığı sattı.
    ( The farmer sold his produce for farthings. )

17. Çocuklar hediye olarak aldıkları farthing’lerle çok mutlu oldular.
    ( The children were delighted with the farthings they received as a gift. )

18. Banka farthing’lerimi pound karşılığında değiştirmeyi reddetti.
    ( The bank refused to exchange my farthings for pounds. )

19. Kızının eğitimi için mümkün olan her farthing’i biriktirdi.
    ( He saved every farthing he could for his daughter’s education. )

20. Müzeye giriş için sadece bir farthing aldılar.
    ( They only charged a farthing for admission to the museum. )