Platter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Platter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Platter (Tepsi)

Platter, genellikle yemeklerin sunumunda kullanılan büyük ve düz bir tepsi anlamına gelir.

1. We served the appetizers on a silver platter. (Biz, aperatifleri gümüş bir tepsi üzerinde servis ettik.)
2. The waiter carried the platter of food to our table. (Garson yemek tepsisini masamıza taşıdı.)
3. The chef arranged the sushi beautifully on the platter. (Şef, suşileri güzelce tepsiye yerleştirdi.)
4. She dropped the platter and broke all the dishes. (O, tepsiyi düşürdü ve tüm tabakları kırdı.)
5. The party hostess brought out a platter of cheese and crackers. (Parti ev sahibesi bir peynir ve kraker tabağı çıkardı.)
6. The caterer set up a platter of fruits and vegetables for the guests. (Yemek sağlayıcısı misafirler için meyve ve sebze tepsisi hazırladı.)
7. The platter was too heavy for me to carry by myself. (Tepsi benim tek başıma taşımak için çok ağırdı.)
8. The waiter passed around the platter of hors d’oeuvres. (Garson atıştırmalıkların tepsisini dolaştırdı.)
9. She decorated the platter with fresh herbs and flowers. (O, tepsiyi taze otlar ve çiçeklerle süsledi.)
10. The chef presented the main course on a large platter. (Şef ana yemeği büyük bir tepsi üzerinde sundu.)
11. The guests admired the platter of seafood on ice. (Misafirler buz üzerindeki deniz ürünleri tabağını beğendiler.)
12. He ordered a platter of grilled meats for the table to share. (Masaya paylaşmak için ızgara et tabağı sipariş etti.)
13. She arranged the desserts on a beautiful platter. (O, tatlıları güzel bir tepsiye yerleştirdi.)
14. The caterer provided a platter of sandwiches for the lunch meeting. (Yemek sağlayıcısı öğle toplantısı için sandviç tepsisi sağladı.)
15. The waiter balanced the platter on his arm as he walked through the crowded room. (Garson, kalabalık odanın içinden geçerken tepsinin üzerinde dengede durdu.)
16. The hostess used a platter to serve the roast turkey for Thanksgiving dinner. (Ev sahibesi, Şükran Günü yemeği için kızarmış hindi servisi için bir tepsi kullandı.)
17. The platter was overflowing with fresh fruits and berries. (Tepsi, taze meyveler ve çileklerle doluydu.)
18. He picked up a platter of sliced meat and cheese at the deli. (O, fırından dilimlenmiş et ve peynir tepsisini aldı.)
19. She arranged the vegetables in a colorful pattern on the platter. (O, sebzeleri tepsinin üzerinde renkli bir şekilde yerleştird

20. The restaurant served a platter of mixed seafood, including lobster, shrimp, and scallops. (Restoran ıstakoz, karides ve midye gibi çeşitli deniz ürünlerinin yer aldığı bir karışık deniz ürünleri tabağı servis etti.)

Note: Bu cümlelerin İngilizce kısmını kalın ve mavi olarak belirtmek yerine, sadece normal yazı karakteri olarak bıraktım.