Fancy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fancy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fancy İle İlgili Cümleler

Fancy, Türkçe’de “şık, gösterişli” anlamlarına gelir. Aşağıda İngilizce örnek cümlelerde “fancy” kelimesinin kullanımına ve Türkçe karşılıklarına yer verilmiştir:

  1. I’m going to a fancy restaurant tonight. (Bu akşam şık bir restorana gidiyorum.)
  2. She always dresses very fancy for work. (O, iş için her zaman çok şık giyinir.)
  3. He has a fancy sports car. (Onun şık bir spor arabası var.)
  4. Do you fancy going to the movies later? (Daha sonra sinemaya gitmek istiyor musun?)
  5. She made a fancy cake for the party. (Parti için şık bir pasta yaptı.)
  6. He’s always fancied himself as a bit of a musician. (Kendini bir müzisyen olarak görmekten hoşlanır.)
  7. I don’t fancy walking home in the rain. (Yağmurda eve yürümek istemiyorum.)
  8. The hotel had some really fancy decorations. (Otelde gerçekten şık dekorasyonlar vardı.)
  9. She has a fancy job title, but doesn’t make much money. (Onun şık bir iş unvanı var, ama çok para kazanmıyor.)
  10. I fancy a cup of tea right now. (Şu anda bir fincan çay istiyorum.)
  11. He’s always had a fancy for adventure. (Maceralara düşkünlüğü hep vardı.)
  12. The fancy dress party was a lot of fun. (Şık kıyafetli parti çok eğlenceliydi.)
  13. He’s got a fancy new phone with all the latest features. (En son özelliklere sahip şık bir yeni telefonu var.)
  14. I don’t fancy his chances of winning the race. (Yarışı kazanma şansını pek beğenmiyorum.)
  15. She’s got a fancy degree from a prestigious university. (O, saygın bir üniversiteden şık bir dereceye sahip.)
  16. He’s always been attracted to fancy gadgets. (Her zaman şık cihazlara ilgi duymuştur.)
  17. The fancy lighting really set the mood for the party. (Şık aydınlatma parti için gerçekten ortamı oluşturdu.)
  18. I don’t fancy going out tonight, I just want to stay in. (Bu akşam dışarı çıkmak istemiyorum, sadece evde kalmak istiyorum.)
  19. She’s always been a bit of a fancy dresser. (O, her zaman şık giyinmeyi seven birisiydi.)
  20. He’s got a fancy watch that he paid a fortune for. (Onun için bir servet ödediği şık bir saat var.)
  1. I don’t fancy the idea of driving in rush hour traffic. (Yoğun saat trafikte araba kullanma fikrini beğenmiyorum.)
  2. She has a fancy taste in art and only buys expensive pieces. (Sanata karşı şık bir zevki var ve sadece pahalı eserler satın alır.)
  3. The fancy hotel room had a beautiful view of the city. (Şık otel odası şehrin güzel manzarasına sahipti.)
  4. He’s always fancied himself as a bit of a ladies’ man. (Kendini bir kadınlar adamı olarak görmekten hoşlanır.)
  5. I fancy that we’ll be able to finish the project by next week. (Sanırım projeyi gelecek haftaya kadar bitirebileceğiz.)
  6. She was wearing a fancy hat that caught everyone’s attention. (Herkesin dikkatini çeken şık bir şapka takıyordu.)
  7. He has a fancy job with lots of perks. (Onun, birçok avantajı olan şık bir işi var.)
  8. I don’t fancy the idea of going on a rollercoaster. (Bir rollercoaster’a binme fikrini beğenmiyorum.)
  9. She’s always wanted a fancy wedding with all the bells and whistles. (O, tüm süslemeleriyle şık bir düğün istemiştir.)
  10. The fancy restaurant had an extensive wine list. (Şık restoranın geniş bir şarap listesi vardı.)

Fancy kelimesi, şıklığı ve gösterişi ifade etmek için kullanılan bir kelime olarak pek çok farklı bağlamda kullanılabilir. Bu nedenle, yukarıdaki örnek cümlelerde de çeşitli bağlamlarda kullanılmıştır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.