Absurdly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Absurdly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Absurdly

Absurdly, anlam olarak saçma, gülünç, mantıksız anlamlarına gelir. Aşağıda, absurdly kelimesinin örnek cümlelerini ve Türkçe karşılıklarını bulabilirsiniz.

  1. The idea of flying to the moon with a bicycle is absurdly unrealistic. (Ay’a bisikletle uçmak fikri absürt bir şekilde gerçekçi değil.)
  2. He absurldy claimed to have traveled back in time. (O, absürt bir şekilde zaman içinde geriye seyahat ettiğini iddia etti.)
  3. The prices of the goods in this store are absurdly high. (Bu mağazadaki malların fiyatları absürt bir şekilde yüksek.)
  4. He was dressed absurdly, with mismatched socks and a tie with a cartoon character. (O, absürt bir şekilde giyinmişti, uyumsuz çoraplar ve çizgi film karakteri olan bir kravatla.)
  5. The situation was absurdly funny. (Durum absürt bir şekilde komikti.)
  6. He was absurdly proud of his collection of bottle caps. (Şişe kapakları koleksiyonundan absürt bir şekilde gurur duyuyordu.)
  7. The boss’s absurdly long speech bored everyone. (Patronun absürt uzun konuşması herkesi sıktı.)
  8. The idea of ​​living on Mars is absurdly intriguing. (Mars’ta yaşamak fikri absürt bir şekilde ilgi çekici.)
  9. The book was absurdly long and tedious. (Kitap absürt bir şekilde uzun ve sıkıcıydı.)
  10. The absurdly shaped building looked like a UFO. (Absürt bir şekilde şekillendirilmiş bina, bir UFO’ya benziyordu.)
  11. She laughed absurdly at the joke. (Şaka karşısında absürt bir şekilde güldü.)
  12. The absurdly complicated instructions confused everyone. (Absürt derecede karmaşık talimatlar herkesi kafası karıştırdı.)
  13. The movie was absurdly violent. (Film absürt bir şekilde şiddet içeriyordu.)
  14. The project was absurdly easy, even a child could do it. (Proje absürt bir şekilde kolaydı, bir çocuk bile yapabilirdi.)
  15. The absurdly small portions of food left us hungry. (Absürt derecede küçük yemek porsiyonları bizi aç bıraktı.)
  16. He spent an absurdly long time on his hair. (Saçlarına absürt derecede uzun bir süre harcadı.)
  17. The idea of ​​a flying car is absurdly futuristic. (Uçan bir araba fikri absürt bir şekilde geleceğe yönelik.)
  18. The play was absurdly strange, but somehow captivating. (Oyun absürt bir şekilde garip olsa da, bir şekilde etkileyiciydi.)
  19. She wore an absurdly large hat that blocked everyone’s view. (Herkesin görüşünü engelleyen absürt derecede büyük bir ş

ap giydi.)
20. The absurdly early start time for the meeting annoyed everyone. (Toplantının absürt derecede erken başlama saati herkesi sinirlendirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.