Absurdly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Absurdly
Absurdly, anlam olarak saçma, gülünç, mantıksız anlamlarına gelir. Aşağıda, absurdly kelimesinin örnek cümlelerini ve Türkçe karşılıklarını bulabilirsiniz.
- The idea of flying to the moon with a bicycle is absurdly unrealistic. (Ay’a bisikletle uçmak fikri absürt bir şekilde gerçekçi değil.)
- He absurldy claimed to have traveled back in time. (O, absürt bir şekilde zaman içinde geriye seyahat ettiğini iddia etti.)
- The prices of the goods in this store are absurdly high. (Bu mağazadaki malların fiyatları absürt bir şekilde yüksek.)
- He was dressed absurdly, with mismatched socks and a tie with a cartoon character. (O, absürt bir şekilde giyinmişti, uyumsuz çoraplar ve çizgi film karakteri olan bir kravatla.)
- The situation was absurdly funny. (Durum absürt bir şekilde komikti.)
- He was absurdly proud of his collection of bottle caps. (Şişe kapakları koleksiyonundan absürt bir şekilde gurur duyuyordu.)
- The boss’s absurdly long speech bored everyone. (Patronun absürt uzun konuşması herkesi sıktı.)
- The idea of living on Mars is absurdly intriguing. (Mars’ta yaşamak fikri absürt bir şekilde ilgi çekici.)
- The book was absurdly long and tedious. (Kitap absürt bir şekilde uzun ve sıkıcıydı.)
- The absurdly shaped building looked like a UFO. (Absürt bir şekilde şekillendirilmiş bina, bir UFO’ya benziyordu.)
- She laughed absurdly at the joke. (Şaka karşısında absürt bir şekilde güldü.)
- The absurdly complicated instructions confused everyone. (Absürt derecede karmaşık talimatlar herkesi kafası karıştırdı.)
- The movie was absurdly violent. (Film absürt bir şekilde şiddet içeriyordu.)
- The project was absurdly easy, even a child could do it. (Proje absürt bir şekilde kolaydı, bir çocuk bile yapabilirdi.)
- The absurdly small portions of food left us hungry. (Absürt derecede küçük yemek porsiyonları bizi aç bıraktı.)
- He spent an absurdly long time on his hair. (Saçlarına absürt derecede uzun bir süre harcadı.)
- The idea of a flying car is absurdly futuristic. (Uçan bir araba fikri absürt bir şekilde geleceğe yönelik.)
- The play was absurdly strange, but somehow captivating. (Oyun absürt bir şekilde garip olsa da, bir şekilde etkileyiciydi.)
- She wore an absurdly large hat that blocked everyone’s view. (Herkesin görüşünü engelleyen absürt derecede büyük bir ş
ap giydi.)
20. The absurdly early start time for the meeting annoyed everyone. (Toplantının absürt derecede erken başlama saati herkesi sinirlendirdi.)
Hemen Yorum Yaz