Facile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Facile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Facile (Turkish meaning: kolay, basit)

Facile kelimesi kolay ve basit anlamlarına gelir. Genellikle bir işin kolayca yapılabilmesi veya bir düşüncenin basitçe anlaşılabilmesi anlatmak için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. It was a facile victory for the home team. (Ev sahibi takım için kolay bir zaferdi.)
  2. The task was so facile that it hardly took any time. (Görev o kadar kolaydı ki neredeyse hiç zaman almadı.)
  3. She gave a facile explanation for her absence. (O, yokluğu için basit bir açıklama yaptı.)
  4. The writer’s facile style made the book an easy read. (Yazarın kolay anlaşılır tarzı kitabı kolay bir okuma haline getirdi.)
  5. The teacher gave a facile example to illustrate the concept. (Öğretmen, kavramı açıklamak için kolay bir örnek verdi.)
  6. It is facile to judge someone without knowing their circumstances. (Kimsenin durumunu bilmeden onları yargılamak kolaydır.)
  7. The politician gave a facile promise to win votes. (Politikacı, oyları kazanmak için basit bir söz verdi.)
  8. The instructions were facile to follow. (Talimatlar kolayca takip edilebilir nitelikteydi.)
  9. The game was so facile that it was boring. (Oyun o kadar kolaydı ki sıkıcıydı.)
  10. He made the task seem facile with his expertise. (Uzmanlığı ile işi kolay gibi gösterdi.)
  11. The artist’s facile brushstrokes made the painting look effortless. (Sanatçının kolayca yapılmış fırça darbeleri resmi zahmetsiz gösterdi.)
  12. The facile decision was made without considering all the options. (Kolayca verilen karar, tüm seçenekleri göz önünde bulundurmadan alındı.)
  13. The solution was facile, but effective. (Çözüm basitti, ama etkiliydi.)
  14. His facile smile didn’t hide his true feelings. (Kolayca verilen gülümsemesi gerçek hislerini saklamadı.)
  15. The writer’s facile argument was easily refuted. (Yazarın basit argümanı kolayca çürütüldü.)
  16. The musician’s facile performance lacked passion. (Müzisyenin kolayca yapılan performansı tutku eksikliği gösterdi.)
  17. The student gave a facile excuse for not doing the homework. (Öğrenci, ödevini yapmama konusunda basit bir bahane verdi.)
  18. The company’s facile approach to marketing led to its downfall. (Şirketin pazarlama konusundaki kolayca yapılan yaklaşımı, çöküşüne neden oldu.)
  19. The chef’s facile recipe was a hit with customers. (Aşçının kolay tarifi müşteriler tarafından beğenildi.)
  20. The politician’s facile solution to a complex problem was criticized by experts. (Politikacının karmaş

ık bir probleme karşı basit çözümü uzmanlar tarafından eleştirildi.)

Not: Türkçe karşılıkları yazılı olan cümlelerin İngilizce kısımları kalın ve mavi olarak belirtilmiştir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.