Facile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Facile (Turkish meaning: kolay, basit)
Facile kelimesi kolay ve basit anlamlarına gelir. Genellikle bir işin kolayca yapılabilmesi veya bir düşüncenin basitçe anlaşılabilmesi anlatmak için kullanılır.
Örnek cümleler:
- It was a facile victory for the home team. (Ev sahibi takım için kolay bir zaferdi.)
- The task was so facile that it hardly took any time. (Görev o kadar kolaydı ki neredeyse hiç zaman almadı.)
- She gave a facile explanation for her absence. (O, yokluğu için basit bir açıklama yaptı.)
- The writer’s facile style made the book an easy read. (Yazarın kolay anlaşılır tarzı kitabı kolay bir okuma haline getirdi.)
- The teacher gave a facile example to illustrate the concept. (Öğretmen, kavramı açıklamak için kolay bir örnek verdi.)
- It is facile to judge someone without knowing their circumstances. (Kimsenin durumunu bilmeden onları yargılamak kolaydır.)
- The politician gave a facile promise to win votes. (Politikacı, oyları kazanmak için basit bir söz verdi.)
- The instructions were facile to follow. (Talimatlar kolayca takip edilebilir nitelikteydi.)
- The game was so facile that it was boring. (Oyun o kadar kolaydı ki sıkıcıydı.)
- He made the task seem facile with his expertise. (Uzmanlığı ile işi kolay gibi gösterdi.)
- The artist’s facile brushstrokes made the painting look effortless. (Sanatçının kolayca yapılmış fırça darbeleri resmi zahmetsiz gösterdi.)
- The facile decision was made without considering all the options. (Kolayca verilen karar, tüm seçenekleri göz önünde bulundurmadan alındı.)
- The solution was facile, but effective. (Çözüm basitti, ama etkiliydi.)
- His facile smile didn’t hide his true feelings. (Kolayca verilen gülümsemesi gerçek hislerini saklamadı.)
- The writer’s facile argument was easily refuted. (Yazarın basit argümanı kolayca çürütüldü.)
- The musician’s facile performance lacked passion. (Müzisyenin kolayca yapılan performansı tutku eksikliği gösterdi.)
- The student gave a facile excuse for not doing the homework. (Öğrenci, ödevini yapmama konusunda basit bir bahane verdi.)
- The company’s facile approach to marketing led to its downfall. (Şirketin pazarlama konusundaki kolayca yapılan yaklaşımı, çöküşüne neden oldu.)
- The chef’s facile recipe was a hit with customers. (Aşçının kolay tarifi müşteriler tarafından beğenildi.)
- The politician’s facile solution to a complex problem was criticized by experts. (Politikacının karmaş
ık bir probleme karşı basit çözümü uzmanlar tarafından eleştirildi.)
Not: Türkçe karşılıkları yazılı olan cümlelerin İngilizce kısımları kalın ve mavi olarak belirtilmiştir.
Hemen Yorum Yaz