Eye-Witness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Eye-Witness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Eye-Witness Nedir?

Eye-witness, kelime anlamı olarak görgü tanığı anlamına gelmektedir. Bir olayın veya suçun meydana geldiği sırada orada bulunan ve olayı gören kişiye eye-witness denir.

Örnek Cümleler:

1. The police interviewed several eye-witnesses after the accident. (Polis kazadan sonra birkaç görgü tanığı ile görüştü.)

2. The court relies heavily on the testimony of eye-witnesses. (Mahkeme, görgü tanıklarının ifadesine büyük ölçüde güvenir.)

3. She was the only eye-witness to the crime. (O, suça tek görgü tanığıydı.)

4. The eye-witness identified the suspect in a lineup. (Görgü tanığı, şüpheliyi bir sıra halinde tanıdı.)

5. The eye-witness testimony was crucial in solving the case. (Görgü tanığının ifadesi, olayın çözülmesinde hayati önem taşıyordu.)

6. The eye-witnesses provided conflicting accounts of the event. (Görgü tanıkları, olayla ilgili çelişkili anlatımlar sağladılar.)

7. The eye-witnesses were all in agreement about what they saw. (Görgü tanıkları, gördükleri şeyler konusunda tamamen aynı fikirdeydiler.)

8. The eye-witnesses were called to testify in court. (Görgü tanıkları, mahkemede tanıklık etmek için çağrıldılar.)

9. The eye-witnesses were able to provide a detailed description of the suspect. (Görgü tanıkları, şüphelinin detaylı bir tanımını yapabildiler.)

10. The eye-witnesses were shocked by what they saw. (Görgü tanıkları, gördüklerinden şok oldular.)

11. The eye-witnesses were interviewed separately to ensure accuracy. (Görgü tanıkları, doğruluğu sağlamak için ayrı ayrı görüşüldüler.)

12. The eye-witnesses were asked to recount the events in detail. (Görgü tanıklarından, olayları detaylı bir şekilde anlatmaları istendi.)

13. The eye-witnesses’ accounts were consistent with each other. (Görg

ü tanıkların ifadeleri birbirleriyle uyumluydu.)

14. The eye-witnesses were able to provide valuable information to the investigation. (Görgü tanıkları, soruşturmaya değerli bilgi sağlayabildiler.)

15. The eye-witnesses were nervous when they had to testify in court. (Görgü tanıkları, mahkemede tanıklık etmek zorunda kaldıklarında gergindiler.)

16. The eye-witnesses were able to identify the suspects from a photo lineup. (Görgü tanıkları, fotoğraf sırasından şüphelileri teşhis edebildiler.)

17. The eye-witnesses’ statements were recorded on video for the court. (Görgü tanıklarının ifadeleri, mahkeme için videoya kaydedildi.)

18. The eye-witnesses were asked to sign a written statement of their testimony. (Görgü tanıklarından ifadelerinin yazılı bir beyanını imzalamaları istendi.)

19. The eye-witnesses’ testimony was the key piece of evidence in the trial. (Görgü tanıklarının ifadesi, duruşmadaki temel kanıt parçasıydı.)

20. The eye-witnesses’ accounts helped the police to identify the suspects. (Görgü tanıklarının ifadeleri, polisin şüphelileri tanımasına yardımcı oldu.)

Türkçe karşılıkları da eklenen 20 örnek cümle ile birlikte eye-witness kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımı ve anlamı hakkında fikir sahibi oldunuz.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.