Extortion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Extortion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Extortion

Extortion, bir kişinin zor kullanarak veya tehdit ederek başka bir kişiden para veya başka bir şey talep etmesidir.

Örnek cümleler:

1. The gangsters were charged with extortion after demanding money from local businesses. (Gangsterler, yerel işletmelerden para talep ettikleri için şantajdan suçlandılar.)
2. The politician was caught on tape trying to extort money from a construction company. (Politikacı, bir inşaat şirketinden para almaya çalışırken kaydedildi.)
3. The company was accused of extortion for charging customers exorbitant fees. (Şirket, müşterilere aşırı yüksek ücretler talep ettiği için şantajla suçlandı.)
4. The blackmailer was arrested for extortion and blackmail. (Şantajcı, şantaj ve tehdit nedeniyle tutuklandı.)
5. The victim was afraid to report the extortion to the police. (Mağdur, şantajı polise bildirmekten korkuyordu.)
6. The mafia was notorious for their extortion racket. (Mafya, şantaj şebekeleriyle ünlüydü.)
7. The CEO was fired after it was discovered that he had engaged in extortion. (CEO, şantaj yapmakla suçlanması üzerine kovuldu.)
8. The union leaders were accused of extortion for demanding higher wages for their members. (Sendika liderleri, üyeleri için daha yüksek ücretler talep etmekle şantajla suçlandılar.)
9. The police set up a sting operation to catch the extortionists in the act. (Polis, şantajcıları yakalamak için bir tuzak operasyonu düzenledi.)
10. The actress was the victim of an extortion plot when her private photos were stolen. (Aktris, özel fotoğrafları çalındığında bir şantaj komplosunun kurbanı oldu.)
11. The man was sentenced to five years in prison for extortion and robbery. (Adam, şantaj ve soygun suçlarından beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.)
12. The business owner refused to give in to the extortion demands of the local gang. (İşletme sahibi, yerel çetenin şantaj taleplerine boyun eğmedi.)
13. The lawyer was accused of extortion for threatening to reveal damaging information about his client. (Avukat, müvekkili hakkında zarar verici bilgileri açıklama tehdidi nedeniyle şantajla suçlandı.)
14. The extortionist was arrested when he tried to collect the money from his victim. (Şantajcı, kurbanından parayı toplamaya çalıştığında tutuklandı.)
15. The company hired private investigators to track down the extortionists who were threatening their employees. (Şirket, çalışanlarına tehditler savuran şantajcıları bulmak için özel dedektifler tuttu.)
16. The police warned the public to be on the lookout for extortion scams targeting the elderly. (Polis, yaşlıları hedef alan şantaj dolandırıcılığına karşı halk

uyardı.)
17. The victim finally came forward and reported the extortion to the authorities. (Mağdur nihayet otoritelere şantajı bildirdi.)

18. The company implemented new security measures to prevent extortion attempts in the future. (Şirket, gelecekteki şantaj girişimlerini önlemek için yeni güvenlik önlemleri uyguladı.)
19. The celebrity was the target of a high-profile extortion plot that made headlines. (Ünlü, manşetlere konu olan yüksek profilli bir şantaj komplosunun hedefi oldu.)
20. The extortionist threatened to harm the victim’s family if they didn’t pay up. (Şantajcı, ödeme yapmazlarsa mağdurun ailesine zarar vereceğini tehdit etti.)