Voluptuous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Voluptuous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Voluptuous Nedir?

Voluptuous kelimesi Türkçe karşılığı olarak “çekici, dolgun, seksi” anlamlarına gelir. Genellikle kadın bedenleri için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. She has a voluptuous figure that turns heads. (O, başları döndüren çekici bir fiziği var.)
2. The artist painted a voluptuous woman with curves in all the right places. (Sanatçı, doğru yerlerde eğrileri olan çekici bir kadın resmetti.)
3. Her voluptuous lips were the envy of all her friends. (Onun dolgun dudakları, tüm arkadaşlarının kıskandığıydı.)
4. The model’s voluptuous body was showcased in the fashion show. (Modelin dolgun vücudu moda şovunda sergilendi.)
5. I couldn’t help but stare at her voluptuous chest. (Onun çekici göğsüne bakmamak için kendimi alamadım.)
6. The actress wore a voluptuous dress that accentuated her curves. (Aktris eğrilerini ön plana çıkaran çekici bir elbise giydi.)
7. He was mesmerized by her voluptuous hips as she walked by. (O, yanından geçerken onun çekici kalçalarına hipnotize oldu.)
8. The painting depicted a voluptuous goddess of love. (Tablo, çekici bir aşk tanrıçasını tasvir ediyordu.)
9. The singer’s voluptuous voice filled the auditorium with emotion. (Şarkıcının etkileyici sesi, salonu duygularla doldurdu.)
10. The photographer captured the model’s voluptuous curves in black and white. (Fotoğrafçı, modelin çekici eğrilerini siyah beyaz olarak yakaladı.)
11. She wore a tight, voluptuous dress that hugged her every curve. (O, vücudunu saran her eğrisiyle sıkı ve çekici bir elbise giydi.)
12. The actress’ voluptuous beauty captivated the audience. (Aktrisin çekici güzelliği izleyicileri etkisi altına aldı.)
13. The painting featured a group of voluptuous mermaids lounging on the rocks. (Tabloda, kayalıklarda yatan bir grup çekici denizkızı yer alıyordu.)
14. The magazine featured a voluptuous model on its cover. (Dergi, kapağında çekici bir modeli konu edindi.)
15. Her voluptuous curves were the result of hard work at the gym. (Onun dolgun eğrileri, spor salonunda yaptığı sıkı çalışmanın sonucuydu.)
16. The sculpture depicted a voluptuous woman in a sensual pose. (Heykel, duygusal bir pozda çekici bir kadını tasvir ediyordu.)
17. The singer’s voluptuous performance left the audience in awe. (Şarkıcının etkileyici performansı, izleyicileri hayran bıraktı.)
18. The actress’ voluptuous lips were accentuated with bright red lipstick. (Aktrisin dolgun dudakları,

parlak kırmızı rujla vurgulandı.)
19. The novel’s protagonist was a voluptuous and confident woman who knew how to get what she wanted. (Romanın kahramanı, ne istediğini bilen, çekici ve kendine güvenen bir kadındı.)

20. The dancer’s voluptuous movements on stage were mesmerizing. (Dansçının sahnede yaptığı etkileyici hareketler hipnotize ediciydi.)