Expressionless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Expressionless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Expressionless Nedir?

Expressionless, hissiz veya duygusuz anlamına gelen bir sıfattır. Bir kişi yüz ifadesi veya vücut dili ile duygularını ifade etmiyorsa veya çok az ifade ediyorsa, “expressionless” olarak tanımlanabilir.

Örnek Cümleler:

1. She walked out of the room expressionless.

   Türkçesi: Odayı duyarsız bir şekilde terk etti.

2. He listened to the bad news with an expressionless face.

   Türkçesi: Kötü haberi ifadesiz bir yüzle dinledi.

3. The killer’s face remained expressionless during the trial.

   Türkçesi: Katilin yüzü duruşma boyunca ifadesiz kaldı.

4. She tried to keep an expressionless face when her boss criticized her work.

   Türkçesi: Patronu işini eleştirdiğinde duyarsız bir yüz ifadesi yapmaya çalıştı.

5. He felt an expressionless numbness after hearing the tragic news.

   Türkçesi: Trajik haberleri duyduktan sonra, duygusuz bir uyuşukluk hissetti.

6. The audience sat expressionless during the boring lecture.

   Türkçesi: Sıkıcı ders boyunca izleyiciler ifadesiz oturdu.

7. She tried to hide her emotions with an expressionless face.

   Türkçesi: Duygularını ifadesiz bir yüzle gizlemeye çalıştı.

8. The actor’s expressionless performance received mixed reviews.

   Türkçesi: Oyuncunun ifadesiz performansı karışık eleştiriler aldı.

9. The child looked at the broken toy with an expressionless face.

   Türkçesi: Çocuk kırık oyuncaklara ifadesiz bir yüzle baktı.

10. The soldier kept an expressionless face during the intense battle.

    Türkçesi: Asker yoğun savaş sırasında ifadesiz bir yüzle kaldı.

11. Her expressionless behavior made it difficult to understand what she was thinking.

    Türkçesi: İfadesiz davranışları düşüncelerini anlamakta zorlaştırdı.

12. He tried to maintain an expressionless face when he saw his ex-girlfriend with another man.

    Türkçesi: Eski kız arkadaşını başka bir adamla görünce ifadesiz bir

    yüz ifadesi yapmaya çalıştı.

13. The detective remained expressionless as he gathered evidence.

    Türkçesi: Dedektif delilleri toplarken ifadesiz kaldı.

14. She answered the difficult question with an expressionless voice.

    Türkçesi: Zor soruya ifadesiz bir sesle cevap verdi.

15. He tried to hide his disappointment with an expressionless face.

    Türkçesi: Hayal kırıklığını ifadesiz bir yüzle gizlemeye çalıştı.

16. The robot had an expressionless face and monotone voice.

    Türkçesi: Robotun ifadesi yoktu ve monoton bir sesi vardı.

17. She watched the movie with an expressionless face, not showing any emotional reaction.

    Türkçesi: Filmi ifadesiz bir yüzle izledi, hiçbir duygusal tepki göstermeden.

18. He remained expressionless as he received the award, not showing any excitement.

    Türkçesi: Ödülü aldığında ifadesiz kaldı, hiçbir heyecan göstermeden.

19. She tried to remain expressionless as she heard the devastating news.

    Türkçesi: Yıkıcı haberleri duyduğunda ifadesiz kalmaya çalıştı.

20. The poker player kept an expressionless face to avoid giving away any information.

    Türkçesi: Poker oyuncusu bilgi vermemek için ifadesiz bir yüzle kaldı.