Vivacious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vivacious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vivacious (Canlı, Neşeli, Enerjik)

Vivacious, canlı, neşeli ve enerjik anlamlarına gelir. Aşağıda, Vivacious kelimesinin örnek cümleleri ve Türkçe anlamları yer almaktadır:

1. She’s a vivacious young woman, always full of energy. (O, enerjisi hiç bitmeyen canlı bir genç kadın.)
2. The vivacious music kept everyone on the dance floor. (Canlı müzik, herkesi dans pistinde tuttu.)
3. Her vivacious personality made her the life of the party. (Neşeli kişiliği, onu parti canavarı yaptı.)
4. The vivacious colors of the painting brightened up the room. (Tablonun canlı renkleri, odayı aydınlattı.)
5. He’s always so vivacious, it’s hard to keep up with him. (O her zaman çok canlı, onunla ayak uydurmak zor.)
6. The vivacious kitten played with a ball of yarn. (Canlı yavru kedi, yün topuyla oynadı.)
7. Her vivacious smile lit up the room. (Onun neşeli gülümsemesi, odanın aydınlanmasını sağladı.)
8. The vivacious performance left the audience in awe. (Canlı performans, izleyicileri hayrete düşürdü.)
9. The vivacious group of friends were always up for adventure. (Macera arayan neşeli arkadaş grubu.)
10. The vivacious actress stole the show with her charisma. (Charisma’sıyla, canlı aktris şovu çaldı.)
11. His vivacious laugh echoed through the room. (Onun neşeli gülüşü, odayı yankılandırdı.)
12. The vivacious toddler ran around the room, giggling. (Kahkahalar atan canlı çocuk, oda içinde koşuşturdu.)
13. The vivacious singer had the audience dancing and singing along. (Canlı şarkıcı, izleyicileri dans ve şarkıya katmaya teşvik etti.)
14. She had a vivacious spirit that could not be contained. (Engellenemeyen neşeli ruha sahipti.)
15. The vivacious conversation kept everyone engaged. (Canlı konuşma, herkesi ilgilendirdi.)
16. The vivacious aroma of the food made everyone’s mouth water. (Yiyeceğin canlı kokusu, herkesin ağzını sulandırdı.)
17. The vivacious sea breeze filled the sails of the sailboat. (Canlı deniz rüzgarı, yelkenli teknenin yelkenlerini doldurdu.)
18. Her vivacious personality shone through in her writing. (Yazısında neşeli kişiliği yansıdı.)
19. The vivacious street performers captivated the audience. (Canlı sokak sanatçıları, izleyicileri büyüledi.)
20. His vivacious energy was contagious, lifting the mood of everyone around him. (O’nun canlı enerjisi, herkesin ruh halini yükseltti.)

21. The vivacious dog was always up for a game of fetch. (Canlı köpek, hep top oyununa hazırdı.)
22. Her vivacious personality made her a popular host among her friends. (Neşeli kişiliği, onu arkadaşları arasında popüler bir ev sahibesi yaptı.)
23. The vivacious colors of the sunset painted the sky in shades of pink and orange. (Günbatımının canlı renkleri, gökyüzünü pembe ve turuncu tonlarında boyadı.)
24. She had a vivacious sense of humor, always making her friends laugh. (Neşeli bir espri anlayışı vardı, arkadaşlarını her zaman güldürüyordu.)
25. The vivacious atmosphere of the carnival was infectious, filling everyone with joy. (Karnavalın canlı atmosferi bulaşıcıydı, herkesi sevinçle dolduruyordu.)
26. Her vivacious dance moves impressed everyone at the party. (Onun canlı dans hareketleri, partide herkesi etkiledi.)
27. The vivacious rhythm of the music had everyone tapping their feet. (Müziğin canlı ritmi, herkesin ayaklarını tıklattı.)
28. The vivacious flowers in the garden were a sight to behold. (Bahçedeki canlı çiçekler görülmeye değerdi.)
29. His vivacious personality was what made him stand out in the crowd. (Onun neşeli kişiliği, onu kalabalıktan ayıran şeydi.)
30. The vivacious energy of the city was what drew her to it. (Şehrin canlı enerjisi, onu kendine çeken şeydi.)

(Hope these examples help!)