Exacerbate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Exacerbate (Kötüleştirmek)
Exacerbate, bir durumun daha kötü hale gelmesine veya daha acı verici hale gelmesine neden olan bir eylemdir.
Örnek cümleler:
- Her şeyi daha da kötüleştirmek istemiyorum. – I don’t want to exacerbate everything.
- Eski yaralarımızı yeniden açtı ve durumu daha da kötüleştirdi. – He reopened old wounds and exacerbated the situation.
- Stres, hastalığı daha da kötüleştirebilir. – Stress can exacerbate illness.
- Bazı ilaçlar semptomları daha da kötüleştirebilir. – Some medications can exacerbate symptoms.
- Yaraları kaşımak, iyileşme sürecini daha da kötüleştirebilir. – Scratching wounds can exacerbate the healing process.
- Bu sözler durumu daha da kötüleştirdi. – These words exacerbated the situation.
- Hava kirliliği astım semptomlarını kötüleştirebilir. – Air pollution can exacerbate asthma symptoms.
- Suçlamalar arasındaki gerilimleri daha da kötüleştirdi. – The accusations exacerbated tensions.
- Yanlış bir tedavi, hastalığı daha da kötüleştirebilir. – Incorrect treatment can exacerbate illness.
- Küçük bir sorunun büyümesine neden oldu ve durumu daha da kötüleştirdi. – He caused a small problem to escalate and exacerbate the situation.
- Alkol bağımlılığı, sağlık sorunlarını daha da kötüleştirebilir. – Alcohol addiction can exacerbate health issues.
- Ekonomik zorluklar, işsizlik oranını daha da kötüleştirebilir. – Economic difficulties can exacerbate the unemployment rate.
- Çatışma, insani krizi daha da kötüleştirdi. – The conflict exacerbated the humanitarian crisis.
- Yoğun çalışma saatleri, işçilerin sağlığını daha da kötüleştirebilir. – Long working hours can exacerbate workers’ health.
- Çevresel faktörler, çocukların öğrenme bozukluklarını daha da kötüleştirebilir. – Environmental factors can exacerbate children’s learning disabilities.
- Yetersiz beslenme, kronik hastalıkları daha da kötüleştirebilir. – Malnutrition can exacerbate chronic illnesses.
- Yangın, hava kirliliğini daha da kötüleştirdi. – The fire exacerbated air pollution.
- Ebeveynlerin boşanması, çocukların ruh sağlığını daha da kötüleştirebilir. – Parents’ divorce can exacerbate children’s mental health.
- Şiddet olayları, toplumsal gerginliği daha da kötüleştirebilir. – Acts of violence can exacerbate social tensions.
- İşsizlik, yoksulluğu daha da kötüleştirebilir. – Unemployment can exacerbate poverty.
More examples:
- Sigara içmek, astım semptomlarını daha da kötüleştirebilir. – Smoking can exacerbate asthma symptoms.
- Doğal afetler, ekonomik zorlukları daha da kötüleştirebilir. – Natural disasters can exacerbate economic difficulties.
- Aşırı sıcak hava, sağlık sorunlarını daha da kötüleştirebilir. – Excessive heat can exacerbate health issues.
- Yanlış bilgi, sorunu daha da kötüleştirebilir. – Misinformation can exacerbate the problem.
- İç çamaşırı seçimi, cilt problemlerini daha da kötüleştirebilir. – Choosing the wrong underwear can exacerbate skin issues.
- Sırt ağrısı, stresi daha da kötüleştirebilir. – Back pain can exacerbate stress.
- Su kirliliği, su kaynaklarını daha da kötüleştirebilir. – Water pollution can exacerbate water resources.
- Yoksulluk, suç oranını daha da kötüleştirebilir. – Poverty can exacerbate crime rates.
- Evde kalmanın zorlukları, ruh sağlığını daha da kötüleştirebilir. – Difficulties in staying at home can exacerbate mental health.
- Ebeveynlerin mücadelesi, çocukların zorluklarını daha da kötüleştirebilir. – Parents’ struggle can exacerbate children’s difficulties.
- Yoğun trafik, hava kirliliğini daha da kötüleştirebilir. – Heavy traffic can exacerbate air pollution.
- Uykusuzluk, stresi daha da kötüleştirebilir. – Insomnia can exacerbate stress.
- Aşırı egzersiz, yaralanmayı daha da kötüleştirebilir. – Excessive exercise can exacerbate injury.
- Yetersiz eğitim, yoksulluğu daha da kötüleştirebilir. – Inadequate education can exacerbate poverty.
- Uyuşturucu kullanımı, sağlık sorunlarını daha da kötüleştirebilir. – Drug use can exacerbate health issues.
- İşsizlik, evsizliği daha da kötüleştirebilir. – Unemployment can exacerbate homelessness.
- Pandemi, zihinsel sağlık sorunlarını daha da kötüleştirebilir. – The pandemic can exacerbate mental health issues.
- Şiddetli hava koşulları, trafik sıkışıklığını daha da kötüleştirebilir. – Severe weather conditions can exacerbate traffic congestion.
- Alerjiler, solunum problemlerini daha da kötüleştirebilir. – Allergies can exacerbate respiratory problems.
- Sosyal medya, kişilerarası ilişkileri daha da kötüleştirebilir. – Social media can exacerbate interpersonal relationships.
Hemen Yorum Yaz