Enormous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enormous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enormous Kelimesi

Enormous kelimesi, “muazzam, devasa, çok büyük” gibi anlamlara gelen bir sıfat olarak kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The elephant was enormous. (Fil çok büyüktü.)
2. The factory produces an enormous amount of waste. (Fabrika çok büyük miktarda atık üretiyor.)
3. He inherited an enormous fortune from his grandfather. (Dededen muazzam bir servet miras aldı.)
4. The fire caused enormous damage to the building. (Yangın binaya çok büyük zarar verdi.)
5. She had enormous talent as a musician. (Müzisyen olarak muazzam yeteneği vardı.)
6. The concert attracted an enormous crowd. (Konser çok büyük bir kalabalığı çekti.)
7. The mountain range was enormous in size. (Dağ sırası çok büyük bir boyutta idi.)
8. The company has an enormous market share. (Şirketin çok büyük bir pazar payı var.)
9. The hurricane caused enormous destruction. (Kasırga çok büyük bir yıkıma sebep oldu.)
10. The amount of work required was enormous. (Gereken iş miktarı devasa idi.)
11. The skyscraper was an enormous feat of engineering. (Gökdelen, mühendislik açısından muazzam bir başarıydı.)
12. The whale was an enormous creature. (Balina çok büyük bir yaratıktı.)
13. The athlete had enormous strength and endurance. (Sporcu çok büyük bir güce ve dayanıklılığa sahipti.)
14. The project required an enormous amount of funding. (Proje için çok büyük bir miktarda fon gerekiyordu.)
15. The city has enormous cultural diversity. (Şehirde çok büyük bir kültürel çeşitlilik var.)
16. The garden was filled with enormous flowers. (Bahçe muazzam çiçeklerle doluydu.)
17. The dinosaur was an enormous creature that roamed the earth millions of years ago. (Dinozor, milyonlarca yıl önce dünyayı dolaşan çok büyük bir yaratıktı.)
18. The meal was enormous and we couldn’t finish it all. (Yemek çok büyük ve hepsini bitiremedik.)
19. The bridge spans an enormous distance. (Köprü çok büyük bir mesafeyi kapsıyor.)
20. The athlete had to overcome enormous obstacles to win the race. (Sporcu, yarışı kazanmak için çok büyük engelleri aşmak zorunda kaldı.)

21. The project required an enormous amount of time and effort. (Proje için çok büyük bir zaman ve çaba gerekiyordu.)
22. The painting was enormous, taking up an entire wall. (Tablo çok büyük, tüm bir duvarı kaplıyordu.)
23. The company faced enormous challenges during the pandemic. (Şirket pandemi sürecinde çok büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı.)
24. The athlete had an enormous wingspan, which helped him in his sport. (Sporcu çok büyük bir kanat açıklığına sahipti, bu ona sporda yardımcı oldu.)
25. The task of cleaning up after the storm was enormous. (Fırtınadan sonra temizlik yapmak çok büyük bir görevdi.)
26. The building had an enormous lobby with high ceilings. (Bina yüksek tavanlı çok büyük bir lobiyi barındırıyordu.)
27. The project was an enormous undertaking, but we were able to complete it successfully. (Proje çok büyük bir işti, ancak başarıyla tamamlayabildik.)
28. The ship was an enormous vessel, capable of carrying thousands of passengers. (Gemisi çok büyük bir araçtı, binlerce yolcu taşıyabilirdi.)
29. The company had an enormous impact on the industry. (Şirket sektöre çok büyük bir etki yaptı.)
30. The athlete faced enormous pressure to perform well in the championship. (Sporcu, şampiyonada iyi bir performans sergilemek için çok büyük baskı altındaydı.)