Ennoblement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ennoblement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ennoblement Nedir?

Ennoblement, bir kişinin soylulaştırılması veya asalet kazandırılmasıdır. Bu genellikle bir hükümdarın bir kişiye asalet ünvanı vermesiyle gerçekleşir.


Örnek Cümleler:

  1. The king’s ennoblement of John raised him to the rank of a nobleman. (Kral John’u soylu bir kişiye yükselten bir asalet ünvanı verdi.)
  2. Ennoblement was a common practice among European monarchs in the Middle Ages. (Orta çağ Avrupa monarşileri arasında soylulaştırma yaygın bir uygulamaydı.)
  3. The ennoblement of the merchant class was a significant change in European society. (Tüccar sınıfının soylulaştırılması, Avrupa toplumunda önemli bir değişiklikti.)
  4. His ennoblement was seen as a reward for his loyal service to the crown. (Soylulaştırılması, taç için sadakatle hizmet etmesinin bir ödülü olarak görüldü.)
  5. The queen’s ennoblement of her advisor was met with criticism from the public. (Kraliçenin danışmanını soylu biri haline getirmesi, halktan eleştiri aldı.)
  6. The ennoblement of the knight was announced at the royal court. (Şövalyenin soylulaştırılması, kraliyet mahkemesinde duyuruldu.)
  7. Ennoblement was often used as a way to strengthen political alliances. (Soylulaştırma, siyasi ittifakları güçlendirmek için sıkça kullanılırdı.)
  8. The ennoblement ceremony was attended by many high-ranking officials. (Soylulaştırma törenine birçok yüksek rütbeli yetkili katıldı.)
  9. The ennoblement of the commoner was a rare occurrence in medieval Europe. (Ortaçağ Avrupa’sında, bir halk insanının soylulaştırılması nadir bir olaydı.)
  10. The ennoblement of the artist was a testament to his contribution to the cultural heritage of the nation. (Sanatçının soylulaştırılması, ulusal kültürel mirasa katkısının bir kanıtıydı.)
  11. The king’s ennoblement of his mistress caused a scandal at court. (Kralın metresini soylu biri haline getirmesi, mahkemede skandal yarattı.)
  12. The ennoblement of the soldier was a recognition of his bravery on the battlefield. (Askerin soylulaştırılması, savaş meydanındaki cesaretinin bir ödülüydü.)
  13. Ennoblement often came with significant privileges and land grants. (Soylulaştırma sık sık önemli ayrıcalıklar ve toprak verimleri ile birlikte gelirdi.)
  14. The ennoblement of the duke’s son was celebrated with a grand feast. (Dükün oğlunun soylulaştırılması, bü

yük bir ziyafetle kutlandı.)
15. The ennoblement of the nobleman’s daughter made her a highly eligible marriage prospect. (Soylu bir kişinin kızının soylulaştırılması, onu yüksek derecede uygun bir evlilik adayı yaptı.)

  1. The ennoblement of the scientist was a recognition of his groundbreaking discoveries. (Bilim insanının soylulaştırılması, devrim niteliğindeki keşiflerinin bir tanınmasıydı.)
  2. The ennoblement of the bishop was a significant moment in the history of the church. (Piskoposun soylulaştırılması, kilise tarihinin önemli bir anıydı.)
  3. The ennoblement of the poet was a reflection of his contributions to the arts. (Şairin soylulaştırılması, sanata katkısının bir yansımasıydı.)
  4. The ennoblement of the foreign diplomat was a gesture of goodwill between nations. (Yabancı diplomatın soylulaştırılması, ülkeler arasındaki iyi niyetin bir jestiydi.)
  5. Ennoblement was often used to elevate members of the ruling class to positions of power and influence. (Soylulaştırma, yönetici sınıfın üyelerini güç ve etki pozisyonlarına yükseltmek için sıkça kullanılırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.