Enfeeble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enfeeble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enfeeble

Enfeeble kelimesi, zayıflatmak veya güçsüzleştirmek anlamına gelir.

  1. His illness enfeebled him. (Hastalığı onu güçsüzleştirdi.)
  2. The harsh winter enfeebled the crops. (Sert kış ürünleri zayıflattı.)
  3. Lack of exercise will enfeeble your body. (Egzersiz yapmamanız vücudunuzu zayıflatacaktır.)
  4. The disease enfeebled her mind. (Hastalık onun zihnini zayıflattı.)
  5. The aging process enfeebles us all. (Yaşlanma süreci hepimizi zayıflatır.)
  6. The long hike enfeebled the hiker. (Uzun yürüyüş yapan yürüyüşçüyü zayıflattı.)
  7. The prisoner’s confinement enfeebled him. (Mahkumun hapsi onu güçsüzleştirdi.)
  8. The poor nutrition enfeebled the athlete. (Yetersiz beslenme sporcu için zayıflık yarattı.)
  9. His alcohol addiction enfeebled his liver. (Alkol bağımlılığı onun karaciğerini zayıflattı.)
  10. The emotional stress enfeebled her immune system. (Duygusal stres bağışıklık sistemini zayıflattı.)
  11. Lack of sleep enfeebles the mind and body. (Uyku eksikliği zihin ve bedeni zayıflatır.)
  12. The economic downturn enfeebled the company. (Ekonomik durgunluk şirketi zayıflattı.)
  13. The loss of her spouse enfeebled her spirit. (Eşini kaybetmek onun ruh halini zayıflattı.)
  14. The illness enfeebled her voice. (Hastalık onun sesini zayıflattı.)
  15. The enemy’s attack enfeebled the army. (Düşmanın saldırısı orduyu zayıflattı.)
  16. The lack of leadership enfeebled the team. (Liderlik eksikliği takımı zayıflattı.)
  17. The stress of the job enfeebled him. (İş stresi onu zayıflattı.)
  18. The old building’s structure had become enfeebled over time. (Eski binanın yapısı zamanla zayıflamıştı.)
  19. The disease enfeebled the patient’s heart. (Hastalık hastanın kalbini zayıflattı.)
  20. The harsh treatment enfeebled the prisoner’s will. (Sert muamele mahkumun iradesini zayıflattı.)
  1. The lack of proper maintenance enfeebled the machine. (Yeterli bakım eksikliği makineyi zayıflattı.)
  2. The long-term use of medication enfeebled her kidneys. (Uzun süreli ilaç kullanımı böbreklerini zayıflattı.)
  3. The constant criticism enfeebled his self-esteem. (Sürekli eleştiri kendine güvenini zayıflattı.)
  4. The lack of funding enfeebled the school’s programs. (Finansman eksikliği okulun programlarını zayıflattı.)
  5. The extreme weather conditions enfeebled the climbers. (Aşırı hava koşulları tırmanıcıları zayıflattı.)
  6. The accident enfeebled his ability to walk. (Kaza yürüme yeteneğini zayıflattı.)
  7. The aging infrastructure enfeebled the city’s transportation system. (Eski altyapı şehrin ulaşım sistemini zayıflattı.)
  8. The stressful work environment enfeebled her mental health. (Stresli iş ortamı zihinsel sağlığını zayıflattı.)
  9. The lack of sleep enfeebled his reaction time. (Uyku eksikliği tepki süresini zayıflattı.)
  10. The prolonged drought enfeebled the farmers’ crops. (Uzun süren kuraklık çiftçilerin ürünlerini zayıflattı.)

(Hazırlayan: derszamani.net)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.