Encourage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Encourage Nedir?
Encourage, bir kişiye moral vermek, cesaretlendirmek, destek olmak anlamlarına gelen bir fiildir.
Örnek Cümleler:
-
I always try to encourage my children to pursue their dreams.
(Çocuklarımın hayallerini takip etmeleri konusunda onları cesaretlendirmeye çalışırım.) -
The coach’s words of encouragement really helped the team win the game.
(Antrenörün moral verici sözleri gerçekten takımın maçı kazanmasına yardımcı oldu.) -
My parents always encouraged me to do my best in school.
(Ailem her zaman okuldaki en iyimi yapmam için beni teşvik ettiler.) -
We need to encourage more people to volunteer for this project.
(Bu projede daha fazla insanın gönüllü olmasını teşvik etmemiz gerekiyor.) -
Her supportive words encouraged me to keep going.
(Destekleyici sözleri devam etmem için beni cesaretlendirdi.) -
The teacher’s positive feedback encouraged me to work harder.
(Öğretmenin olumlu geri bildirimi beni daha çok çalışmaya teşvik etti.) -
Don’t let failure discourage you, use it to encourage you to try again.
(Başarısızlığın sizi yıldırmasına izin vermeyin, bunu tekrar denemeniz için sizi teşvik etmek için kullanın.) -
It’s important to encourage creativity in children.
(Çocuklarda yaratıcılığı teşvik etmek önemlidir.) -
She always encourages her coworkers to take risks and try new things.
(Her zaman iş arkadaşlarını risk almaya ve yeni şeyler denemeye teşvik eder.) -
The positive feedback from her boss encouraged her to apply for the promotion.
(Patronundan gelen olumlu geri bildirim, terfi için başvurmasını teşvik etti.) -
I want to encourage you to never give up on your dreams.
(Hayallerinizden asla vazgeçmemenizi teşvik etmek istiyorum.) -
His parents’ support and encouragement were the driving force behind his success.
(Ebeveynlerinin desteği ve teşviki, başarısının arkasındaki itici güçtü.) -
Let’s encourage each other to be the best versions of ourselves.
(Birbirimizi en iyi halimiz olmak için teşvik edelim.) -
Her teacher’s encouragement made her believe in herself.
(Öğretmeninin teşviki kendine inanmasını sağladı.) -
The team captain’s words of encouragement inspired the team to win the championship.
(Takım kaptanının moral verici sözleri takımın şampiyonluğu kazanmasına ilham verdi.) -
The charity’s mission is to encourage people to give back to their communities.
(Vakfın misyonu, insanların toplumlarına geri vermelerini teşvik etmektir.)
-
We should encourage more girls to pursue careers in STEM fields.
(STEM alanlarında kariyer yapmaları için daha fazla kızı teşvik etmeliyiz.) -
His mentor’s encouragement was the reason he didn’t give up.
(Mentorunun teşviki, pes etmemesinin nedeniydi.) -
I am so grateful for the encouragement and support of my friends and family.
(Arkadaşlarım ve ailemin teşviki ve desteği için çok minnettarım.) -
The company’s culture encourages creativity, innovation, and collaboration.
(Şirket kültürü yaratıcılığı, yeniliği ve işbirliğini teşvik eder.)
Hemen Yorum Yaz