Ecstatically İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ecstatically İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ecstatically İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İngilizce kelimenin Türkçe Anlamı: çılgınca, coşkuyla

  1. I am ecstatically happy to see you again. (Seni tekrar gördüğüme çok sevinçliyim.)
  2. She was ecstatically grateful for the gift. (Hediye için çok minnettardı.)
  3. The audience cheered ecstatically as the band played their hit song. (Grup hit şarkılarını söyledikçe, izleyiciler coşkuyla alkışladılar.)
  4. He was ecstatically in love with her. (Ona çılgınca aşıktı.)
  5. The children were ecstatically happy to see the magician perform. (Sihirbazın gösterisini izleyen çocuklar çok mutluydı.)
  6. She was ecstatically happy to receive the news. (Haberleri alınca çok mutlu oldu.)
  7. He was ecstatically delighted with his new car. (Yeni arabasıyla çok mutluydu.)
  8. The team celebrated ecstatically after winning the championship. (Şampiyonluğu kazandıklarında, takım coşkuyla kutlama yaptı.)
  9. She was ecstatically proud of her daughter’s accomplishments. (Kızının başarılarından çok gururluydı.)
  10. The couple was ecstatically happy on their wedding day. (Düğün günlerinde çift çok mutluydı.)
  11. He was ecstatically excited to start his new job. (Yeni işine başlayacak olmanın heyecanıyla coşkuyladı.)
  12. She was ecstatically surprised when she won the lottery. (Lotoyu kazandığında çok şaşırmıştı.)
  13. The audience was ecstatically cheering for their favorite team. (Favori takımları için izleyiciler çılgınca bağırıyorlardı.)
  14. The children were ecstatically happy to go to Disneyland. (Disneyland’a gitmek için çocuklar çok mutluydu.)
  15. He was ecstatically relieved to hear that his father’s surgery went well. (Babasının ameliyatının iyi geçtiğini duyunca, rahatlamıştı.)
  16. The fans were ecstatically screaming the singer’s

name as he walked onto the stage. (Şarkıcı sahneye çıktığında hayranlar coşkuyla bağırıyorlardı.)
17. She was ecstatically amazed by the view from the top of the mountain. (Dağın tepesindeki manzara karşısında şaşkına dönmüştü.)

  1. He was ecstatically enthusiastic about his new project. (Yeni projesi hakkında çok heyecanlıydı.)
  2. The team members were ecstatically hugging each other after their hard-fought victory. (Zorlu bir mücadele sonrası kazandıklarında, takım üyeleri birbirlerine sarılıp coşkuyla kutlama yaptılar.)
  3. The crowd was ecstatically dancing to the music at the concert. (Konserde müziğe coşkuyla dans eden kalabalık vardı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.