Drudgery İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Drudgery İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Drudgery Nedir?

Drudgery, yorucu ve sıkıcı işleri ifade eden bir isimdir.

  1. The drudgery of washing dishes after a big meal is exhausting. (Bir büyük yemekten sonra bulaşık yıkamanın yoruculuğu tükenmez.)

  2. He felt trapped in the drudgery of his daily routine. (Günlük rutinindeki sıkıcı işlerde sıkışıp kaldığını hissetti.)

  3. The drudgery of working on an assembly line for hours on end was mind-numbing. (Saatlerce montaj hattında çalışmanın sıkıcılığı, zihni uyuşturucu bir etkiye sahipti.)

  4. The drudgery of studying for exams can be overwhelming at times. (Sınavlara hazırlanmanın sıkıcılığı bazen ezici olabilir.)

  5. She found drudgery in doing household chores. (Ev işlerini yapmada sıkıcılık buldu.)

  6. The drudgery of commuting to work every day was taking a toll on his health. (Her gün işe gidip gelmenin sıkıcılığı sağlığına zarar veriyordu.)

  7. The drudgery of writing a research paper can be tedious and time-consuming. (Bir araştırma makalesi yazmanın sıkıcılığı, yorucu ve zaman alıcı olabilir.)

  8. The drudgery of practicing the same piano piece over and over again was getting on her nerves. (Aynı piyano parçasını tekrar tekrar pratik yapmanın sıkıcılığı sinirlerini bozuyordu.)

  9. The drudgery of preparing for a big event can be stressful. (Büyük bir etkinliğe hazırlanmanın sıkıcılığı stresli olabilir.)

  10. She couldn’t stand the drudgery of her job any longer and decided to quit. (İşinin sıkıcılığına daha fazla dayanamadı ve istifa etmeye karar verdi.)

  11. The drudgery of cleaning the house from top to bottom took all day. (Ev temizliğini baştan aşağı yapmanın sıkıcılığı tüm gün aldı.)

  12. He found the drudgery of working in a cubicle all day to be soul-crushing. (Tüm gün küçük bir ofiste çalışmanın sıkıcılığı, ruhunu ezici bir etkiye sahipti.)

  13. The drudgery of doing laundry never seemed to end. (Çamaşır yıkamanın sıkıcılığı hiç bitmez gibi görünüyordu.)

  14. The drudgery of mowing the lawn on a hot day was exhausting. (Sıcak bir günde çimenleri biçmenin sıkıcılığı tükenmezdi.)

  15. She couldn’t believe the drudgery of sorting through all of the paperwork on her desk. (Masasındaki tüm kağıtları sıralamanın sıkıcılığına inanamadı.)

  16. The drudgery of sitting in traffic during rush hour made him dread his daily commute. (Yoğ

  1. The drudgery of preparing meals for a large family every day was a never-ending task. (Her gün büyük bir aile için yemek hazırlamanın sıkıcılığı hiç bitmeyen bir görevdi.)

  2. He found the drudgery of attending meetings all day to be unproductive and boring. (Tüm gün toplantılara katılmanın sıkıcılığı, verimsiz ve sıkıcı olduğunu düşündü.)

  3. The drudgery of packing and unpacking for a trip can be exhausting. (Bir seyahat için eşya toplama ve açma işleri yorucu olabilir.)

  4. The drudgery of dealing with a difficult customer all day made her question why she was in the customer service industry. (Tüm gün zorlu bir müşteriyle uğraşmanın sıkıcılığı, neden müşteri hizmetleri endüstrisinde olduğunu sorgulattı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.