Dragon İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dragon İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dragon İle İlgili Cümleler

Dragon, Türkçe karşılığı ejderha olan, efsanevi bir yaratık türüdür. İşte dragon kelimesini kullanarak örnek cümleler:

  1. The dragon breathed fire and scared the villagers. (Ejderha ateş püskürterek köylüleri korkuttu.)
  2. The knight battled the dragon to save the princess. (Şövalye prensesi kurtarmak için ejderha ile savaştı.)
  3. The dragon’s scales were as hard as steel. (Ejderhanın pulları çelik kadar sertti.)
  4. The dragon soared through the sky with its powerful wings. (Ejderha güçlü kanatlarıyla gökyüzünde süzüldü.)
  5. The dragon’s lair was hidden deep in the mountains. (Ejderhanın yuvası dağların derinliklerinde gizliydi.)
  6. The dragon’s roar echoed through the valley. (Ejderhanın kükremesi vadide yankılandı.)
  7. The dragon’s hoard of treasure was legendary. (Ejderhanın hazinesi efsaneydi.)
  8. The dragon was feared and respected by all who knew of its existence. (Ejderha varlığından haberdar olan herkes tarafından korkulan ve saygı duyulan bir yaratıktı.)
  9. The dragon’s wingspan was wider than a house. (Ejderhanın kanat açıklığı bir evden daha genişti.)
  10. The dragon’s eyes glowed in the darkness. (Ejderhanın gözleri karanlıkta parıldıyordu.)
  11. The dragon’s breath was hot enough to melt stone. (Ejderhanın nefesi taşı eritecek kadar sıcaktı.)
  12. The dragon’s talons were sharp enough to cut through steel. (Ejderhanın pençeleri çeliği kesmeye yetecek kadar keskindi.)
  13. The dragon was a formidable foe in battle. (Ejderha savaşta korkutucu bir rakipti.)
  14. The dragon’s roar was deafening. (Ejderhanın kükremesi kulakları sağır ediyordu.)
  15. The dragon’s size was awe-inspiring. (Ejderhanın boyutları hayranlık uyandırıcıydı.)
  16. The dragon’s fire was relentless and unstoppable. (Ejderhanın ateşi durdurulamayan ve acımasızdı.)

The dragon’s treasure trove contained gold, jewels, and other priceless artifacts. (Ejderhanın hazineleri arasında altın, mücevherler ve diğer paha biçilmez eserler vardı.)
18. The dragon’s shadow loomed over the castle walls. (Ejderhanın gölgesi kale duvarlarının üzerine düşüyordu.)

  1. The dragon’s roar caused the ground to shake. (Ejderhanın kükremesi yerin sarsılmasına neden oldu.)
  2. The dragon’s presence filled the air with an ominous feeling. (Ejderhanın varlığı havaa ürkütücü bir hisle doldurdu.)

Türkçe Karşılıklar: ejderha, ateş püskürterek, şövalye, prenses, pullar, kanatları, yuvası, hazinesi, gözleri, nefesi, pençeleri, korkutucu, kulakları sağır ediyordu, hayranlık uyandırıcı, acımasız, altın, mücevherler, gölgesi, yerin sarsılmasına neden oldu, ürkütücü bir hisle doldurdu.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.