Paddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Paddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Paddle

Paddle, bir kürek veya kürek benzeri bir araçtır. Bu kelime aynı zamanda, kano veya dragon botu gibi kürek çekilen bir su taşıtını yönlendirmek için kullanılan bir kürek çekiş tekniğini de ifade eder.

20 örnek cümle:

  1. He grabbed the paddle and started rowing the boat towards the shore. (O küreği kaptı ve tekneyi kıyıya doğru çekmeye başladı.)
  2. She used the paddle to steer the kayak down the river. (Kano ile nehrin akış yönünde gitmek için küreği kullanıyordu.)
  3. The dragon boat team synchronized their paddling to move faster. (Ejderha botu takımı, daha hızlı hareket etmek için kürek çekme hareketlerini senkronize etti.)
  4. The paddle slipped out of his hands and fell into the water. (Kürek ellerinden kaydı ve suya düştü.)
  5. They rented a canoe and paddled down the calm lake. (Sakin bir gölde kiralık bir kano aldılar ve kürek çekerek ilerlediler.)
  6. The instructor taught them the proper paddling technique for whitewater rafting. (Eğitmen, akıntılı sulara rafting için uygun kürek çekiş tekniğini öğretti.)
  7. The paddle had a comfortable grip that prevented blisters. (Kürekte, su toplamalarını önleyen rahat bir tutuş vardı.)
  8. She leaned on the paddle to catch her breath after a long rowing session. (Uzun bir kürek çekme seansından sonra nefes almak için küreğe yaslandı.)
  9. The dragon boat captain shouted commands to the paddlers to keep them in sync. (Ejderha botu kaptanı, kürek çekenleri senkronize tutmak için komutlar verdi.)
  10. They had to paddle hard against the wind to reach the other side of the lake. (Gölün diğer tarafına ulaşmak için rüzgara karşı sert kürek çekmeleri gerekiyordu.)
  11. The paddle was made of lightweight material, making it easy to maneuver. (Kürek, hafif malzemeden yapılmıştı, bu da onu kolayca yönlendirilebilir kılıyordu.)
  12. She dipped the paddle into the water and pulled back to propel the canoe forward. (Küreği suya daldırdı ve geri çekerek kanoyu ileri doğru itti.)
  13. They had to switch sides when paddling to avoid overworking one arm. (Kürek çekerken bir kolu fazla çalıştırmamak için yan değiştirmeleri gerekiyordu.)
  14. The dragon boat festival featured teams from around the world competing in paddling races. (Ejderha botu festivali, kürek çekme yarışlarında yarışan dünya genelindeki takımları içeriyordu.)
  15. He hit the shark with the paddle to scare it away. (Köpeğe çarparak onu korkutmak için kürekle

vurdu.)
16. The canoeist forgot his paddle and had to improvise with a tree branch. (Kano sporcusu küreği unuttu ve ağaç dalıyla bir şeyler uydurmak zorunda kaldı.)

  1. The dragon boat paddles were adorned with intricate designs and bright colors. (Ejderha botu kürekleri karmaşık desenler ve canlı renklerle süslenmişti.)
  2. They followed the river’s bends and twists, adjusting their paddling accordingly. (Nehrin kıvrımlarını ve dönüşlerini takip ettiler ve kürek çekme hareketlerini buna göre ayarladılar.)
  3. She balanced the paddle across the canoe when they stopped to rest. (Dinlenmek için durduklarında küreği kanonun üstünde dengeledi.)
  4. The tour guide pointed out different wildlife as they paddled through the mangrove forest. (Rehber, mangrov ormanından kürek çekerken farklı yaban hayatına işaret etti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.