Downplay İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Downplay İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Downplay İle İlgili Cümleler

Downplay: Azaltmak, önemsiz göstermek

1. She tried to downplay her role in the project. (Projenin içindeki rolünü önemsiz göstermeye çalıştı.)
2. The company CEO tried to downplay the severity of the data breach. (Şirket CEO’su veri ihlalinin ciddiyetini azaltmaya çalıştı.)
3. The politician tried to downplay the importance of the issue. (Politikacı meseleyi önemsiz göstermeye çalıştı.)
4. He downplayed the risks associated with the new drug. (Yeni ilaçla ilgili riskleri azalttı.)
5. She downplayed her achievements in the interview. (Mülakatta başarılarını önemsiz gösterdi.)
6. The manager tried to downplay the impact of the layoffs. (Yönetici, işten çıkarmaların etkisini azaltmaya çalıştı.)
7. The speaker downplayed the significance of the study. (Konuşmacı, çalışmanın önemini azalttı.)
8. The athlete tried to downplay the injury. (Sporcu, sakatlığı önemsiz göstermeye çalıştı.)
9. The company’s PR team downplayed the negative press. (Şirketin PR ekibi, olumsuz basını azalttı.)
10. The manager downplayed the delays in the project timeline. (Yönetici, proje zaman çizelgesindeki gecikmeleri azalttı.)
11. The professor downplayed the difficulty of the exam. (Profesör, sınavın zorluğunu azalttı.)
12. The lawyer tried to downplay the significance of the evidence. (Avukat, kanıtların önemini azaltmaya çalıştı.)
13. The coach downplayed the team’s poor performance. (Antrenör, takımın kötü performansını azalttı.)
14. The employee downplayed the conflict with their coworker. (Çalışan, meslektaşıyla olan çatışmayı azalttı.)
15. The doctor downplayed the patient’s symptoms. (Doktor, hastanın belirtilerini azalttı.)
16. The spokesperson downplayed the company’s financial troubles. (Sözcü, şirketin mali sorunlarını azalttı.)
17. The news anchor downplayed the severity of the

earthquake. (Haber spikeri depremin şiddetini azalttı.)
18. The politician downplayed the impact of the new policy. (Politikacı yeni politikanın etkisini azalttı.)

19. The artist downplayed the amount of time they spent on the painting. (Sanatçı, tabloya harcadığı süreyi azalttı.)
20. The teacher downplayed the importance of the homework assignment. (Öğretmen, ödevin önemini azalttı.)