Downheartedness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Downheartedness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Downheartedness Nedir?

Downheartedness, İngilizce bir kelime olup, Türkçe karşılığı “karamsarlık, umutsuzluk” olarak açıklanabilir.

Örnek Cümleler:

  1. I sensed a deep downheartedness in her voice. (Onun sesinde derin bir umutsuzluk hissettim.)
  2. He couldn’t hide his downheartedness after the failure. (Başarısızlıktan sonra karamsarlığını gizleyemedi.)
  3. The team’s downheartedness was evident after the last-minute defeat. (Son dakika yenilgisi sonrası takımın umutsuzluğu açıktı.)
  4. Her constant downheartedness made me worry about her mental health. (Sürekli karamsarlığı, zihinsel sağlığı hakkında endişelenmeme neden oldu.)
  5. He tried to shake off his downheartedness and stay positive. (Karamsarlığından kurtulmaya ve pozitif kalmaya çalıştı.)
  6. Her downheartedness affected her performance at work. (Karamsarlığı, iş performansını etkiledi.)
  7. The news of his illness filled us with downheartedness. (Hastalık haberi bizi umutsuzluğa boğdu.)
  8. She found it hard to cope with her downheartedness after her breakup. (Ayrılık sonrası karamsarlığıyla başa çıkmakta zorlandı.)
  9. The team’s coach tried to lift their downheartedness with an inspiring speech. (Takımın antrenörü, ilham verici bir konuşma ile umutsuzluğunu gidermeye çalıştı.)
  10. The downheartedness in his eyes was visible even from afar. (Gözlerindeki karamsarlık, uzaktan bile görülebiliyordu.)
  11. She was struggling with downheartedness and anxiety. (Karamsarlık ve kaygı ile mücadele ediyordu.)
  12. The teacher noticed the downheartedness in the student’s behavior and asked if everything was okay. (Öğretmen, öğrencinin davranışındaki karamsarlığı fark etti ve her şeyin yolunda olup olmadığını sordu.)
  13. His downheartedness was palpable as he delivered the bad news. (Kötü haberi verirken karamsarlığı hissedilebiliyordu.)
  14. She tried to hide her downheartedness with a fake smile. (Sahte bir gülümseme ile karamsarlığını gizlemeye çalıştı.)
  15. The downheartedness he felt after his injury was overwhelming. (Sakatlığı sonrası hissettiği karamsarlık eziciydi.)
  16. The downheartedness in the room was thick as everyone waited for the verdict. (Herkes kararı beklerken odadaki karamsarlık kalındı.)
  17. He was able to overcome his downheartedness with the help of therapy. (Terapi yardımıyla karamsarlığını yenmeyi başardı.)
  18. The downheartedness in her voice was contagious,

and soon the whole group felt it. (Sesindeki karamsarlık bulaşıcıydı ve yakında tüm grup hissetti.)
19. The downheartedness in the air was almost tangible. (Havadaki karamsarlık neredeyse elle tutulur gibiydi.)

  1. The downheartedness he felt was like a heavy weight on his shoulders. (Hisssettiği karamsarlık, omuzlarındaki ağır bir yük gibiydi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.