Downheartedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Downheartedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Downheartedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Downheartedly Türkçede “mutsuzca, üzgün bir şekilde” gibi anlamlara gelir. İşte, downheartedly kelimesinin İngilizce cümlelerde kullanıldığı örnekler:

  1. She walked downheartedly after hearing the bad news. (Kötü haberleri duyduktan sonra üzgün bir şekilde yürüdü.)
  2. He looked downheartedly at his failed project. (Başarısız olan projesine üzgün bir şekilde baktı.)
  3. The team played downheartedly after losing their star player. (Yıldız oyuncularını kaybettikten sonra takım üzgün bir şekilde oynadı.)
  4. She left the party downheartedly when her ex-boyfriend arrived. (Eski sevgilisi geldiğinde partiye üzgün bir şekilde ayrıldı.)
  5. The student answered the teacher’s question downheartedly. (Öğrenci öğretmenin sorusuna üzgün bir şekilde cevap verdi.)
  6. He sighed downheartedly as he looked at his empty wallet. (Boş cüzdanına baktığında üzgün bir şekilde iç çekti.)
  7. The artist painted downheartedly after his work was criticized. (Çalışması eleştirildikten sonra sanatçı üzgün bir şekilde resim yaptı.)
  8. She spoke downheartedly about her future prospects. (Gelecek hakkında üzgün bir şekilde konuştu.)
  9. He walked downheartedly away from the scene of the accident. (Kaza yerinden üzgün bir şekilde uzaklaştı.)
  10. The singer performed downheartedly after forgetting the lyrics. (Şarkı sözlerini unuttuktan sonra şarkıcı üzgün bir şekilde performans sergiledi.)
  11. She gazed downheartedly out the window on a rainy day. (Yağmurlu bir günde camdan üzgün bir şekilde baktı.)
  12. He hung his head downheartedly when he was scolded by his boss. (Patronu tarafından azarlandığında başını üzgün bir şekilde eğdi.)
  13. The team walked off the field downheartedly after losing the championship. (Şampiyonluğu kaybettikten sonra takım üzgün bir şekilde sahadan ayrıldı.)
  14. She ate her lunch downheartedly after a fight with her best friend. (En yakın arkadaşıyla kavga ettikten sonra öğle yemeğini üzgün bir şekilde yedi.)
  15. He worked downheartedly on his thesis after being rejected by multiple publishers. (Ç

alışmasını birden fazla yayınevi tarafından reddedildikten sonra tezini üzgün bir şekilde çalıştırdı.)
16. The athlete finished the race downheartedly after an injury. (Sakatlanma sonrası yarışı üzgün bir şekilde bitirdi.)

  1. She spoke downheartedly about her failed relationship. (Başarısız ilişkisi hakkında üzgün bir şekilde konuştu.)
  2. He played downheartedly in the game after a fight with his girlfriend. (Kız arkadaşıyla kavga ettikten sonra oyunu üzgün bir şekilde oynadı.)
  3. The actor performed downheartedly after forgetting his lines. (Sahnede sözlerini unuttuktan sonra aktör üzgün bir şekilde performans sergiledi.)
  4. She looked downheartedly at the empty street after a long day at work. (Uzun bir iş gününden sonra boş sokağa üzgün bir şekilde baktı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.