Doodle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Doodle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Doodle İle İlgili Cümleler

Doodle, İngilizce bir kelime olup “çizmek, karalamak” anlamına gelir. İşte size doodle kelimesiyle kullanabileceğiniz 20 örnek cümle:

  1. I like to doodle in my notebook during class. (Sınıfta defterimde karalamak yapmayı severim.)
  2. Her notebook was filled with doodles and sketches. (Defteri karalamalar ve çizimlerle doluydu.)
  3. She doodled a heart on the corner of her paper. (Kağıdının köşesine bir kalp çizdi.)
  4. He was doodling absentmindedly while on the phone. (Telefonda boş boş karalamalar yaparken.)
  5. The artist doodled a quick sketch of the scene. (Sanatçı sahnenin hızlı bir çizimini yaptı.)
  6. The margin of my notebook was filled with doodles. (Defterimin kenarı karalamalarla doluydu.)
  7. She doodled her name in bubble letters. (Balon harfleriyle ismini karaladı.)
  8. The meeting was boring, so I started to doodle to pass the time. (Toplantı sıkıcıydı, zaman geçirmek için karalamaya başladım.)
  9. He doodled a caricature of his boss on his notepad. (Patronunun karikatürünü not defterine karaladı.)
  10. The child was happily doodling with crayons. (Çocuk mutlu bir şekilde boyalarla karalama yapıyordu.)
  11. The margin of her notebook was filled with tiny doodles. (Defterinin kenarı minik karalamalarla doluydu.)
  12. He was doodling aimlessly while waiting for his friend. (Arkadaşını beklerken amaçsızca karalama yapıyordu.)
  13. She doodled a flower in the corner of her paper. (Kağıdının köşesine bir çiçek çizdi.)
  14. The student was caught doodling during a test. (Öğrenci sınavda karalama yaparken yakalandı.)
  15. He doodled a map to help him remember the directions. (Yönleri hatırlamak için bir harita karaladı.)
  16. She doodled a dragon in her notebook. (Defterinde bir ejderha karaladı.)
  17. He couldn’t concentrate on the lecture and started doodling instead. (Dersi dinlemekte zorlandı ve karalama yapmaya başladı.)
  18. The margins of the textbook were filled with doodles and notes. (Ders kitabının kenarları karalamalar ve notlarla doluydu.)
  19. She doodled a bird in flight on the blank page. (Boş sayfaya uçan bir kuş çizdi.)
  20. He doodled a stick figure of himself on the back of the receipt. (Makbuzun arkasına kendisinin bir çizgi film karakterini karaladı.)
  1. During the boring lecture, she began to doodle on her hand. (Sıkıcı derste, eline karalama yapmaya başladı.)
  2. The blank page in front of her inspired her to doodle a beautiful landscape. (Önündeki boş sayfa ona güzel bir manzara çizmek için ilham verdi.)
  3. He absentmindedly doodled a heart while thinking about his girlfriend. (Kız arkadaşını düşünürken dalgın bir şekilde bir kalp çizdi.)
  4. The doodles on the whiteboard showed that the meeting had been unproductive. (Beyaz tahtadaki karalamalar, toplantının üretken olmadığını gösterdi.)
  5. She doodled a cute cartoon character on the cover of her notebook. (Defterinin kapağına sevimli bir çizgi film karakteri karaladı.)
  6. He doodled a funny caricature of his friend and gave it to him as a gift. (Arkadaşının komik bir karikatürünü çizdi ve hediye olarak verdi.)
  7. The page was covered in doodles and notes, making it difficult to read. (Sayfa, karalamalar ve notlarla dolu olduğundan okumak zordu.)
  8. She doodled a butterfly in her journal while waiting for her flight. (Uçuşunu beklerken günlüğüne bir kelebek çizdi.)
  9. He doodled a portrait of his favorite celebrity during the boring meeting. (Sıkıcı toplantıda favori ünlüsünün portresini karaladı.)
  10. The child’s doodles on the wall showed off their artistic talent. (Duvara yapılan çizimler, çocuğun sanatsal yeteneğini sergiledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.