Document İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Document İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Document

Document kelimesi Türkçe’de “belge” anlamına gelir. Bir bilgisayar programı tarafından oluşturulan herhangi bir veri dosyası belge olarak adlandırılabilir.

1. I need to print out a document for my meeting tomorrow. (Yarınki toplantım için bir belge yazdırmam gerekiyor.)
2. This document contains confidential information. (Bu belge gizli bilgiler içeriyor.)
3. I lost the document I was working on. (Üzerinde çalıştığım belgeyi kaybettim.)
4. The company requires all employees to sign the document. (Şirket tüm çalışanların belgeyi imzalamasını istiyor.)
5. The document was written in French and I can’t understand it. (Belge Fransızca yazılmış ve ben anlayamıyorum.)
6. The document was saved in PDF format. (Belge PDF formatında kaydedildi.)
7. The document is too long to read in one sitting. (Belge bir oturuşta okumak için çok uzun.)
8. I need to scan this document and send it via email. (Bu belgeyi tarayıp e-posta yoluyla göndermem gerekiyor.)
9. The document needs to be updated to reflect the new policies. (Belge, yeni politikaları yansıtmak için güncellenmesi gerekiyor.)
10. The document was translated into multiple languages. (Belge, birden fazla dile çevrildi.)
11. The document was saved on the desktop. (Belge masaüstüne kaydedildi.)
12. The document was printed on high-quality paper. (Belge yüksek kaliteli kağıda basıldı.)
13. The document was submitted before the deadline. (Belge, son tarihten önce sunuldu.)
14. The document was reviewed and approved by the supervisor. (Belge, gözetmen tarafından gözden geçirildi ve onaylandı.)
15. The document was created using Microsoft Word. (Belge, Microsoft Word kullanılarak oluşturuldu.)
16. The document needs to be signed and returned by Friday. (Belgenin Cuma gününe kadar imzalanıp geri gönderilmesi gerekiyor.)
17. The document is missing some important information. (Belgede bazı önemli bilgiler eksik.)
18. The document was shared with the team via Dropbox. (Belge, Dropbox üzerinden takımla paylaşıldı.)
19. The document was printed in black and white. (Belge siyah beyaz olarak basıldı.)
20. The document was too large to attach to the email. (Belge, e-postaya eklemek için çok büyük.)

Documentary

Documentary kelimesi Türkçe’de “belgesel” anlamına gelir. Belgeseller, gerçek hayatta gerçekleşen olayları, insanları veya yerleri anlatan filmlerdir.

1. I watched a documentary about the life of dolphins. (Yunusların hayatını anlatan bir belgesel izledim.)
2. This documentary explores the history of jazz music. (Bu belgesel caz müziğinin tarihini inceliyor.)
3. The documentary filmmaker spent months researching the topic. (Belgesel yapımcısı konuyu araştırmak için aylar harcadı.)
4. The documentary won several awards at the film festival. (Belgesel, film festivalinde birkaç ödül kazandı.)
5. The documentary sheds light on a little-known aspect of history. (Belgesel, tarihin az bilinen bir yönüne ışık tutuyor.)
6. The documentary was narrated by a famous actor. (Belgesel ünlü bir oyuncu tarafından anlatıldı.)
7. The documentary crew traveled to remote parts of the world to film. (Belgesel ekibi, çekim yapmak için dünyanın uzak bölgelerine seyahat etti.)
8. This documentary is a must-watch for anyone interested in environmental issues. (Bu belgesel, çevre sorunlarına ilgi duyan herkesin izlemesi gereken bir yapımdır.)
9. The documentary features interviews with experts in the field. (Belgesel, alanda uzman olan kişilerle röportajlar içeriyor.)
10. The documentary was emotionally powerful and left a lasting impression on me. (Belgesel duygusal olarak etkileyiciydi ve benim üzerimde kalıcı bir izlenim bıraktı.)
11. The documentary crew faced many challenges while filming in the wild. (Belgesel ekibi, vahşi doğada çekim yaparken birçok zorlukla karşılaştı.)
12. This documentary offers a unique perspective on the topic. (Bu belgesel konuda farklı bir bakış açısı sunuyor.)
13. The documentary raises important questions about social justice. (Belgesel, sosyal adaletle ilgili önemli soruları gündeme getiriyor.)
14. The documentary includes rare footage of historical events. (Belgesel, tarihi olayların nadir görüntülerini içeriyor.)
15. The documentary was controversial and sparked a heated debate. (Belgesel tartışmalıydı ve ateşli bir tartışmaya neden oldu.)
16. The documentary was produced by a renowned filmmaker. (Belgesel, ünlü bir yapımcı tarafından yapıldı.)
17. The documentary provides an intimate portrait of the subject. (Belgesel, konunun samimi bir portresini sunuyor.)
18. This documentary is a valuable resource for students studying the topic. (Bu belgesel, konuyu öğrenen öğrenciler için değerli bir kaynak.)
19. The documentary takes a deep dive into the science behind climate change. (Belgesel, iklim değişikliğiyle ilgili bilimin derinlemesine incelenmesini içeriyor.)
20. The documentary was broadcast on national television. (Belgesel,