Outspokenness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outspokenness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outspokenness Nedir?


Outspokenness, Türkçe karşılığı açıklık veya açık sözlülük olan bir İngilizce kelime. Bir kişinin açıkça düşüncelerini ifade etmesi, düşüncelerini söylemeden önce düşünmeden önce düşünmemesi veya düşüncelerini ifade ederken içten olması anlamlarına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. She is known for her outspokenness on political issues. (O, siyasi konularda açık sözlülüğüyle tanınır.)
  2. His outspokenness has gotten him into trouble before. (Onun açık sözlülüğü daha önce sorun yaşamasına neden oldu.)
  3. The politician’s outspokenness is refreshing in a world of scripted responses. (Politikacının açık sözlülüğü, hazır cevapların olduğu bir dünyada ferahlatıcıdır.)
  4. The CEO’s outspokenness on social justice issues has garnered widespread support. (CEO’nun sosyal adalet konularındaki açık sözlülüğü geniş destek kazanmıştır.)
  5. Despite criticism, she remains steadfast in her outspokenness. (Eleştirilere rağmen, o açık sözlülüğünde kararlı kalıyor.)
  6. His outspokenness often leads to heated debates. (Onun açık sözlülüğü sıklıkla hararetli tartışmalara neden olur.)
  7. Her outspokenness is sometimes misconstrued as rudeness. (Onun açık sözlülüğü bazen kabalık olarak yanlış anlaşılır.)
  8. The company values employees’ outspokenness and encourages feedback. (Şirket, çalışanların açık sözlülüğünü değerli bulur ve geri bildirimleri teşvik eder.)
  9. His outspokenness has earned him a reputation as a troublemaker. (Onun açık sözlülüğü, ona bir sorun çıkaran olarak ün kazandırdı.)
  10. The coach’s outspokenness motivated the team to work harder. (Antrenörün açık sözlülüğü, takımı daha sıkı çalışmaya teşvik etti.)
  11. Some people are uncomfortable with his outspokenness, but others admire it. (Bazı insanlar onun açık sözlülüğünden rahatsız olurken, diğerleri onu takdir ediyor.)
  12. Her outspokenness on gender equality has made her a role model for many women. (Cinsiyet eşitliği konusundaki açık sözlülüğü, birçok kadın için bir rol model haline getirdi.)
  13. He has been praised for his outspokenness on environmental issues. (Çevre konularındaki açık sözlülüğü nedeniyle övüldü.)
  14. Her outspokenness can be seen as a form of leadership. (Onun açık sözlülüğü bir liderlik biçimi olarak görülebilir.)
  15. The politician’s outspokenness on immigration has garnered both praise and criticism. (Politikacının göçmenlik konusundaki açık sözlülüğü hem ö

vgü hem eleştirilere neden oldu.)
16. His outspokenness is a breath of fresh air in a world of political correctness. (Onun açık sözlülüğü, politik doğruculuğun olduğu bir dünyada bir nefes taze hava olarak görülüyor.)

  1. The company’s culture of outspokenness has led to innovative ideas and solutions. (Şirketin açık sözlülük kültürü, yenilikçi fikirler ve çözümler ortaya çıkardı.)
  2. Her outspokenness during the meeting sparked a productive discussion. (Toplantıdaki açık sözlülüğü, verimli bir tartışmaya yol açtı.)
  3. His outspokenness on mental health awareness has helped reduce stigma. (Zihinsel sağlık farkındalığı konusundaki açık sözlülüğü, utanç duygusunu azaltmaya yardımcı oldu.)
  4. The teacher encourages outspokenness in her classroom to promote critical thinking. (Öğretmen, eleştirel düşünmeyi teşvik etmek için sınıfında açık sözlülüğü teşvik eder.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.