Disproportionately İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disproportionately İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disproportionately kelimesi

Disproportionately kelimesi, bir şeyin orantısız veya dengesiz bir şekilde dağıldığını ifade etmek için kullanılan bir sıfattır.

Örnek cümleler:

  1. The wealth in our society is disproportionately distributed among the top 1%.
    (Toplumdaki zenginlik, en üstteki %1 arasında orantısız bir şekilde dağılmıştır.)

  2. Women are disproportionately affected by the gender pay gap.
    (Kadınlar cinsiyet ücret farkı tarafından orantısız bir şekilde etkilenmektedirler.)

  3. The burden of climate change is disproportionately borne by low-income communities.
    (İklim değişikliği yükü, düşük gelirli topluluklar tarafından orantısız bir şekilde taşınmaktadır.)

  4. Students of color are disproportionately disciplined in schools compared to their white counterparts.
    (Renkli öğrenciler, beyaz meslektaşlarına kıyasla okullarda orantısız bir şekilde disipline edilirler.)

  5. The benefits of economic growth are disproportionately enjoyed by the wealthy.
    (Ekonomik büyümenin faydaları zenginler tarafından orantısız bir şekilde tadılır.)

  6. The number of women in leadership positions is disproportionately low.
    (Liderlik pozisyonlarındaki kadın sayısı orantısız bir şekilde düşüktür.)

  7. People with disabilities are disproportionately unemployed.
    (Engelli insanlar orantısız bir şekilde işsizdirler.)

  8. Black Americans are disproportionately incarcerated compared to white Americans.
    (Siyah Amerikalılar, beyaz Amerikalılara kıyasla orantısız bir şekilde hapis cezasına çarptırılırlar.)

  9. The number of women in science and technology fields is disproportionately low.
    (Bilim ve teknoloji alanındaki kadın sayısı orantısız bir şekilde düşüktür.)

  10. Non-native speakers are disproportionately affected by language barriers in education and the workplace.
    (Anadili olmayanlar, eğitim ve işyerinde dil engellerinden orantısız bir şekilde etkilenirler.)

  11. Students from low-income families are disproportionately likely to drop out of school.
    (Düşük gelirli ailelerden gelen öğrenciler, okulu orantısız bir şekilde bırakma eğilimindedirler.)

  12. The LGBT+ community is disproportionately affected by hate crimes.
    (LGBT+ topluluğu, nefret suçlarından orantısız bir şekilde etkilenirler.)

  13. People of color are disproportionately affected by environmental pollution.
    (Renkli insanlar, çevresel kirlilikten orantısız bir şekilde etkilenirler.)

  14. Women are disproportionately victims of domestic violence.
    (Kadınlar, aile içi şiddetin orantısız kurbanıdırlar.)

  15. People in rural areas are disproportionately affected by lack of access to healthcare.
    (Kırsal alanlardaki insanlar, sağlık hizmetlerine erişim eksikliğinden orantısız bir şekilde etkilenirler.)

  16. The number of women in politics is disproportionately low.
    (Politikada kad

ın sayısı orantısız bir şekilde düşüktür.)

  1. People with mental health issues are disproportionately stigmatized and marginalized in society.
    (Ruh sağlığı sorunları olan insanlar, toplumda orantısız bir şekilde damgalanır ve marjinalleştirilirler.)

  2. Indigenous communities are disproportionately affected by land dispossession and environmental degradation.
    (Yerli topluluklar, arazi el koyma ve çevresel bozulmadan orantısız bir şekilde etkilenirler.)

  3. Women are disproportionately underrepresented in STEM fields.
    (Kadınlar, STEM alanlarında orantısız bir şekilde temsil edilmemektedirler.)

  4. People in developing countries are disproportionately affected by poverty and lack of access to basic needs.
    (Gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar, yoksulluk ve temel ihtiyaçlara erişim eksikliğinden orantısız bir şekilde etkilenirler.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.