Disenchant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disenchant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disenchant

Disenchant, bir şeyden ya da birine karşı hissedilen ilgi veya hayranlığın kaybolması, sihirli ya da büyüleyici bir şeyin esrarının çözülmesi anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. After many years, I have finally become disenchanted with the political system. (Yıllar sonra, siyasi sistemle ilgili sonunda hayranlığımı kaybettim.)
  2. The once-charming city had become disenchanted and run-down. (Bir zamanlar büyüleyici olan şehir, artık eski görünümünü kaybetmişti.)
  3. She was quickly disenchanted by the reality of the job. (İşin gerçeklerinden hızla hayal kırıklığına uğradı.)
  4. The prince’s enchantment was finally disenchant by the kiss of true love. (Prens’in büyüsü, gerçek aşkın öpücüğüyle sonunda bozuldu.)
  5. The novelty of the new technology quickly wears off, leaving users disenchanted. (Yeni teknolojinin yeniliği hızla kaybolur ve kullanıcıları hayal kırıklığına uğratır.)
  6. The tourist was disenchanted with the city after experiencing its pollution and traffic. (Turist, kirlilik ve trafikle karşılaştıktan sonra şehirden hayal kırıklığına uğradı.)
  7. The company’s employees became disenchanted with the CEO’s leadership style. (Şirketin çalışanları, CEO’nun liderlik tarzından hayal kırıklığına uğradı.)
  8. The fairy tale was a story of a young girl’s disenchantment with the world. (Masal, genç bir kızın dünyaya karşı hayal kırıklığına uğramasının hikayesi idi.)
  9. The band’s new album was a complete disenchantment for their fans. (Grubun yeni albümü, hayranları için tam bir hayal kırıklığıydı.)
  10. The illusionist’s tricks were quickly disenchant by the skeptical audience. (Sihirbazın numaraları, şüpheci izleyiciler tarafından hızla çözüldü.)
  11. The magic show left the children feeling disenchanted when they realized it was all just an illusion. (Sihir gösterisi, hepsinin sadece bir illüzyon olduğunu fark ettiklerinde çocukların hayal kırıklığına uğramasına neden oldu.)
  12. The celebrity’s antics led to her fans’ disenchantment with her. (Ünlünün yaptığı şeyler, hayranlarının ona karşı hayal kırıklığına uğramasına neden oldu.)
  13. The team’s losing streak caused disenchantment among their supporters. (Takımın kaybetme serisi, taraftarları arasında hayal kırıklığına neden oldu.)
  14. The student’s disenchantment with school led to a drop in grades. (Öğrencinin okulla ilgili hayal kırıklığı, notlarının düşmesine neden oldu.)
  15. The company’s unethical practices caused disenchantment among its customers.
  1. The fairytale prince’s disillusionment with royalty led him to seek a simpler life. (Masal prensin kraliyetle ilgili hayal kırıklığı, onu daha basit bir hayat arayışına yönlendirdi.)
  2. The company’s layoffs resulted in disenchantment among the remaining employees. (Şirketin işten çıkarmaları, kalan çalışanlar arasında hayal kırıklığına neden oldu.)
  3. The athlete’s disenchantment with the sport led to his retirement. (Sporcu, sporla ilgili hayal kırıklığı yaşadı ve emekli oldu.)
  4. The novel explores the disenchantment of the main character with modern society. (Roman, ana karakterin modern toplumla ilgili hayal kırıklığına dair araştırmalar yapıyor.)
  5. The community’s disenchantment with politics led to a grassroots movement for change. (Toplumun siyasetle ilgili hayal kırıklığı, değişim için bir çim kökleri hareketine yol açtı.)

(Türkçe karşılıklarını yazmak için yeterli karakter sınırım yoktur.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.