Disconsolate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disconsolate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disconsolate Nedir?

Disconsolate, derin bir üzüntü ve mutsuzluk hissi ile dolu olan anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. Despite the beautiful scenery, she remained disconsolate throughout the entire trip. (Güzel manzara rağmen, tüm yolculuk boyunca mutsuz kalmaya devam etti.)
2. He became disconsolate after his beloved pet passed away. (Sevgili evcil hayvanı öldükten sonra mutsuz oldu.)
3. The athlete was disconsolate after losing the championship. (Şampiyonluğu kaybettikten sonra sporcu çok üzgündü.)
4. The disconsolate look on his face told me that something was wrong. (Yüzündeki üzgün ifade bana bir şeylerin yanlış olduğunu söyledi.)
5. She was disconsolate when she found out she didn’t get the job. (İş alamadığını öğrendiğinde çok üzüldü.)
6. His disconsolate demeanor made it clear that he was going through a tough time. (Mutsuz tavırları onun zor bir dönemden geçtiğini açıkça ortaya koydu.)
7. The disconsolate widow was inconsolable after her husband’s death. (Mutsuz dul kocasının ölümünden sonra teselli edilemezdi.)
8. The disconsolate student struggled to focus on his studies after a breakup. (Ayrılıktan sonra mutsuz öğrenci derslerine odaklanmakta zorlandı.)
9. The disconsolate homeless man sat alone on the park bench. (Mutsuz evsiz adam park bankında yalnız oturdu.)
10. The disconsolate singer poured his heart into his sad songs. (Mutsuz şarkıcı kalbini üzüntülü şarkılarına döktü.)
11. His disconsolate mood affected everyone around him. (Mutsuz ruh hali etrafındakileri etkiledi.)
12. The disconsolate patient had lost all hope of recovery. (Mutsuz hastanın iyileşme umudu kalmamıştı.)
13. The disconsolate child cried himself to sleep every night. (Mutsuz çocuk her gece kendini uyku ağlatıyordu.)
14. The disconsolate parents were heartbroken after their child’s sudden death. (Çocuklarının ani ölümünden sonra mutsuz ebeveynler kalpleri kırılmıştı.)
15. She remained disconsolate even after receiving good news. (İyi haberler aldıktan sonra bile mutsuz kalmaya devam etti.)
16. The disconsolate employee struggled to find motivation at work. (Mutsuz çalışan işte motivasyon bulmakta zorlandı.)
17. The disconsolate dog refused to eat after his owner passed away. (Sahibinin ölümünden sonra mutsuz köpek yemek yemeyi reddetti.)
18. The disconsolate actor struggled to shake off his depression. (Mutsuz aktör depresyonundan kurtulmakta zorlandı.)
19. She wore a disconsolate expression all day

20. The disconsolate atmosphere at the funeral was palpable. (Cenazede hissedilen mutsuz atmosfer belirgindi.)

(Türkçe çeviriler parantez içinde verilmiştir.)