Dilapidate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Dilapidate İle İlgili Cümleler
Dilapidate, “yıkılmış, harap olmuş, bozulmuş” anlamlarına gelir. İşte dilapidate kelimesinin kullanıldığı örnek cümleler:
- The old house has been dilapidated for years. (Eski ev yıllardır harap halde.)
- The government needs to fix the dilapidated roads. (Hükümet yıkılmış yolları tamir etmek zorunda.)
- The dilapidated bridge is no longer safe for use. (Harap köprü artık kullanıma uygun değil.)
- The dilapidated building is a danger to the public. (Harap bina halk için bir tehlike.)
- The company had to close down due to its dilapidated equipment. (Firma, yıkılmış ekipmanları nedeniyle kapatmak zorunda kaldı.)
- The dilapidated fence could not keep the animals out. (Harap çit hayvanları dışarıda tutamadı.)
- The dilapidated state of the property led to its devaluation. (Emlak değerinin düşmesine yıkılmış durumda olması neden oldu.)
- The dilapidated school was in need of serious renovations. (Harap okul ciddi bir yenilenmeye ihtiyaç duyuyordu.)
- The dilapidated condition of the car made it difficult to sell. (Aracın harap durumu satışını zorlaştırdı.)
- The dilapidated church was a historical landmark. (Harap kilise tarihi bir anıttı.)
- The dilapidated barn had to be torn down. (Harap ahır yıkılması gerekiyordu.)
- The dilapidated factory had been abandoned for years. (Harap fabrika yıllardır terk edilmişti.)
- The dilapidated park needed a major overhaul. (Harap park büyük bir revizyona ihtiyaç duyuyordu.)
- The dilapidated dock was no longer safe for boats to dock. (Harap rıhtım artık teknelerin yanaşması için güvenli değildi.)
- The dilapidated road sign was unreadable. (Harap yol işareti okunamıyordu.)
- The dilapidated shed had to be rebuilt from scratch. (Harap kulübe sıfırdan yeniden inşa edilmek zorundaydı.)
- The dilapidated wall had collapsed due to strong winds. (Harap duvar şiddetli rüzgarlar nedeniyle çökmüştü.)
- The dilapidated roof was leaking during the rainstorm. (Harap çatı yağmur fırtınası sırasında sızıyordu.)
- The dilapidated theater was in dire need of repairs. (Harap tiyatro ciddi bir tamire ihtiyaç duyuyordu.)
- The dilapidated bridge was a hazard to motorists. (Harap köprü sürücüler için bir tehlike teşkil ediyordu.)
- The dilapidated mansion had once been grand and beautiful. (Harap malikane bir zamanlar büyük ve güzeldi.)
- The dilapidated playground was not safe for children to play on. (Harap oyun alanı çocuklar için güvenli değildi.)
- The dilapidated apartment building was infested with rats. (Harap apartman binası farelerle istila edilmişti.)
- The dilapidated bridge was the only way to cross the river. (Harap köprü nehrin geçilmesi için tek yoldu.)
- The dilapidated lighthouse needed to be restored to its former glory. (Harap deniz feneri eski ihtişamına kavuşturulmalıydı.)
- The dilapidated fence needed to be replaced with a new one. (Harap çit yerine yeni bir tane konulmalıydı.)
- The dilapidated church was a popular spot for photographers. (Harap kilise fotoğrafçılar için popüler bir noktaydı.)
- The dilapidated bridge collapsed under the weight of heavy traffic. (Harap köprü yoğun trafiğin ağırlığı altında çöktü.)
- The dilapidated theater was home to many ghosts, according to local legends. (Harap tiyatro yerel efsanelere göre birçok hayaletin evidir.)
- The dilapidated hotel was once a luxurious resort. (Harap otel bir zamanlar lüks bir tatil köyüydü.)
Hemen Yorum Yaz