Dilapidate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dilapidate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dilapidate İle İlgili Cümleler

Dilapidate, “yıkılmış, harap olmuş, bozulmuş” anlamlarına gelir. İşte dilapidate kelimesinin kullanıldığı örnek cümleler:

  1. The old house has been dilapidated for years. (Eski ev yıllardır harap halde.)
  2. The government needs to fix the dilapidated roads. (Hükümet yıkılmış yolları tamir etmek zorunda.)
  3. The dilapidated bridge is no longer safe for use. (Harap köprü artık kullanıma uygun değil.)
  4. The dilapidated building is a danger to the public. (Harap bina halk için bir tehlike.)
  5. The company had to close down due to its dilapidated equipment. (Firma, yıkılmış ekipmanları nedeniyle kapatmak zorunda kaldı.)
  6. The dilapidated fence could not keep the animals out. (Harap çit hayvanları dışarıda tutamadı.)
  7. The dilapidated state of the property led to its devaluation. (Emlak değerinin düşmesine yıkılmış durumda olması neden oldu.)
  8. The dilapidated school was in need of serious renovations. (Harap okul ciddi bir yenilenmeye ihtiyaç duyuyordu.)
  9. The dilapidated condition of the car made it difficult to sell. (Aracın harap durumu satışını zorlaştırdı.)
  10. The dilapidated church was a historical landmark. (Harap kilise tarihi bir anıttı.)
  11. The dilapidated barn had to be torn down. (Harap ahır yıkılması gerekiyordu.)
  12. The dilapidated factory had been abandoned for years. (Harap fabrika yıllardır terk edilmişti.)
  13. The dilapidated park needed a major overhaul. (Harap park büyük bir revizyona ihtiyaç duyuyordu.)
  14. The dilapidated dock was no longer safe for boats to dock. (Harap rıhtım artık teknelerin yanaşması için güvenli değildi.)
  15. The dilapidated road sign was unreadable. (Harap yol işareti okunamıyordu.)
  16. The dilapidated shed had to be rebuilt from scratch. (Harap kulübe sıfırdan yeniden inşa edilmek zorundaydı.)
  17. The dilapidated wall had collapsed due to strong winds. (Harap duvar şiddetli rüzgarlar nedeniyle çökmüştü.)
  18. The dilapidated roof was leaking during the rainstorm. (Harap çatı yağmur fırtınası sırasında sızıyordu.)
  19. The dilapidated theater was in dire need of repairs. (Harap tiyatro ciddi bir tamire ihtiyaç duyuyordu.)
  20. The dilapidated bridge was a hazard to motorists. (Harap köprü sürücüler için bir tehlike teşkil ediyordu.)
  1. The dilapidated mansion had once been grand and beautiful. (Harap malikane bir zamanlar büyük ve güzeldi.)
  2. The dilapidated playground was not safe for children to play on. (Harap oyun alanı çocuklar için güvenli değildi.)
  3. The dilapidated apartment building was infested with rats. (Harap apartman binası farelerle istila edilmişti.)
  4. The dilapidated bridge was the only way to cross the river. (Harap köprü nehrin geçilmesi için tek yoldu.)
  5. The dilapidated lighthouse needed to be restored to its former glory. (Harap deniz feneri eski ihtişamına kavuşturulmalıydı.)
  6. The dilapidated fence needed to be replaced with a new one. (Harap çit yerine yeni bir tane konulmalıydı.)
  7. The dilapidated church was a popular spot for photographers. (Harap kilise fotoğrafçılar için popüler bir noktaydı.)
  8. The dilapidated bridge collapsed under the weight of heavy traffic. (Harap köprü yoğun trafiğin ağırlığı altında çöktü.)
  9. The dilapidated theater was home to many ghosts, according to local legends. (Harap tiyatro yerel efsanelere göre birçok hayaletin evidir.)
  10. The dilapidated hotel was once a luxurious resort. (Harap otel bir zamanlar lüks bir tatil köyüydü.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.