Numb İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Numb İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Numb

Numb, Türkçe karşılığı olarak “uyuşmuş” veya “hislerini kaybetmiş” anlamına gelir. İşte numb kelimesinin İngilizce cümleler içinde kullanımına örnekler:

1. My hand is numb from holding this pen for too long. (Elim bu kalemi çok uzun süre tuttuğum için uyuştu.)
2. After sitting in the same position for hours, my legs went numb. (Saatlerce aynı pozisyonda oturduktan sonra, bacaklarım uyuştu.)
3. The cold weather made my fingers numb. (Soğuk hava parmaklarımı uyuşturdu.)
4. When she heard the terrible news, she felt numb all over. (Korkunç haberi duyunca, bütün vücudu uyuşmuş gibi hissetti.)
5. He took a painkiller to numb the pain in his tooth. (Dişindeki ağrıyı dindirmek için ağrı kesici aldı.)
6. The dentist used a local anesthetic to numb my gums before the procedure. (Doktor işlemden önce diş etlerimi uyuşturmak için lokal anestezik kullandı.)
7. The shock of the accident left her numb for a few minutes. (Kazanın şoku birkaç dakika boyunca onu uyuşuk bıraktı.)
8. His foot went numb after he sat on it for too long. (Çok uzun süre üzerinde oturduktan sonra ayağı uyuştu.)
9. She tried to ignore the numbness in her fingers and keep playing the piano. (Parmaklarındaki uyuşukluğu görmezden gelip piyano çalmaya devam etmeye çalıştı.)
10. The medication made him feel numb and disconnected from reality. (İlaç onu gerçeklikten kopmuş ve uyuşuk hissettirdi.)
11. She couldn’t feel anything in her toes, they were completely numb. (Parmağında hiçbir şey hissedemiyordu, tamamen uyuşmuştu.)
12. The cold water made his skin numb. (Soğuk su cildini uyuşturdu.)
13. After a while, the pain in her arm became numb and she didn’t feel it anymore. (Bir süre sonra, kolu ağrım uyuştu ve artık hissetmedi.)
14. The anesthetic will numb the area before the surgery. (Ameliyattan önce anestezik alan uyuşacaktır.)
15. She was so anxious that she felt numb all over. (O kadar endişeliydi ki, tüm vücudu uyuşmuş gibi hissetti.)
16. The numbness in her leg made it difficult to walk. (Bacağındaki uyuşma yürümeyi zorlaştırdı.)
17. The doctor warned him that the anesthetic would numb his tongue for a few hours. (Doktor, anestezinin dilini birkaç saat boyunca uyuşturacağı konusunda onu uyardı.)
18. The pain was so intense that it left her numb for a moment. (Ağrı o kadar şidd

19. The feeling of numbness in his hands and feet is a common side effect of chemotherapy. (Kemoterapinin yaygın bir yan etkisi olarak, ellerinde ve ayaklarında uyuşukluk hissi oluşur.)
20. He was so exhausted that he felt completely numb and unable to move. (O kadar yorgundu ki, tamamen uyuşmuş ve hareket edemiyordu.)

Not: İngilizce cümleler kalın ve mavi olarak yazılmıştır.