Digress İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Digress İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Digress

Türkçe Anlamı: Konudan sapmak, başka bir konuya geçmek.

Örnek Cümleler:

1. Let’s not digress from the main topic of discussion. (Ana konudan sapmayalım.)
2. Sorry to digress, but I have a question about something you said earlier. (Konudan sapmak için özür dilerim, ama önceden söylediğin bir şey hakkında bir sorum var.)
3. We need to stay focused and not digress into irrelevant matters. (Odaklanmamız ve ilgisiz konulara sapmamamız gerekiyor.)
4. The speaker digressed from the topic and started talking about his personal life. (Konudan saparak kendi kişisel hayatı hakkında konuşmaya başladı.)
5. Please don’t digress too much, we have a limited amount of time for this meeting. (Lütfen çok fazla konudan sapmayın, bu toplantı için sınırlı bir zamanımız var.)
6. I know I’m digressing, but I wanted to share this interesting fact with you. (Biliyorum konudan sapıyorum ama, seninle bu ilginç gerçeği paylaşmak istedim.)
7. The teacher had to remind the students not to digress from the topic during the class discussion. (Öğretmen sınıf tartışması sırasında öğrencilere konudan sapmamaları gerektiğini hatırlattı.)
8. I don’t want to digress too much, but have you seen the latest episode of that TV show? (Çok fazla konudan sapmak istemiyorum ama, o TV şovunun son bölümünü izledin mi?)
9. The politician kept digressing from the main issue during the debate. (Siyasetçi tartışma sırasında ana konudan saptı durdu.)
10. I’ll try not to digress and stick to the main point of my presentation. (Konudan sapmamaya ve sunumumun ana noktasında kalmaya çalışacağım.)
11. I know I’m digressing, but this story is relevant to our discussion. (Biliyorum konudan sapıyorum ama, bu hikaye tartışmamızla ilgili.)
12. The lecturer kept digressing, making it hard for the students to follow the lecture. (Öğretim görevlisi konudan sapmaya devam etti, bu da öğrencilerin dersi takip etmesini zorlaştırdı.)
13. Sorry for digressing, but I just had to share this funny joke with you. (Konudan sapmak için özür dilerim, ama bu komik şakayı seninle paylaşmak zorundaydım.)
14. Let’s not digress into personal matters, this is a professional meeting. (Kişisel konulara sapmayalım, bu profesyonel bir toplantı.)
15. The writer digressed from the main plot of the story and added unnecessary details. (Yazar ana hikayeden saptı ve gereksiz detaylar ekledi.)
16. I don’t mean to digress, but have you heard about the new restaurant that just opened

17. The professor digressed from the topic and started discussing his own research instead. (Profesör konudan saparak kendi araştırmasından bahsetmeye başladı.)
18. I don’t want to digress too much, but I think it’s important to address this issue. (Çok fazla konudan sapmak istemiyorum ama, bu konuyu ele almanın önemli olduğunu düşünüyorum.)
19. The speaker kept digressing, making it hard for the audience to follow his train of thought. (Konuşmacı konudan sapmaya devam etti, bu da izleyicilerin düşüncelerini takip etmesini zorlaştırdı.)
20. Let’s try to stay on track and not digress too much, otherwise we’ll never finish this project. (Ana yolda kalmaya çalışalım ve çok fazla konudan sapmayalım, aksi takdirde bu projeyi asla tamamlayamayacağız.)

Türkçe Karşılıkları: sapmak, konudan ayrılmak, başka konulara geçmek, ana konudan uzaklaşmak.