Degrading İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Degrading İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Degrading Nedir?


Degrading, Türkçe karşılığıyla “alçaltıcı” anlamına gelir. Bir şeyin değerini düşürmek, itibarını bozmak gibi anlamları vardır.

Örnek cümleler:

  1. He made some degrading comments about her appearance. (Görünümü hakkında bazı alçaltıcı yorumlar yaptı.)
  2. It is degrading to make fun of people’s disabilities. (İnsanların engelleriyle alay etmek alçaltıcıdır.)
  3. The company’s policies are degrading to its employees. (Şirketin politikaları çalışanlarının itibarını düşürüyor.)
  4. She felt degraded by the way her boss spoke to her. (Patronunun onunla konuşma şekli onu alçaltmış hissettirdi.)
  5. The degrading treatment of prisoners must be stopped. (Mahkumların alçaltıcı muamelesi durdurulmalıdır.)
  6. The degrading images in the magazine were offensive to many people. (Dergideki alçaltıcı görüntüler birçok insanı rahatsız etti.)
  7. His degrading behavior towards his colleagues was unacceptable. (Meslektaşlarına karşı alçaltıcı davranışları kabul edilemezdi.)
  8. The film was criticized for its degrading portrayal of women. (Film, kadınların alçaltıcı şekilde tasvir edilmesi nedeniyle eleştirildi.)
  9. The degrading comments made by the politician caused outrage. (Politikacının yaptığı alçaltıcı yorumlar öfke yarattı.)
  10. It’s degrading to be treated like a child when you’re an adult. (Yetişkin biri olarak çocuk gibi muamele görmek alçaltıcıdır.)
  11. The degrading working conditions led to a strike. (Alçaltıcı çalışma koşulları greve yol açtı.)
  12. She refused to put up with his degrading behavior any longer. (Artık onun alçaltıcı davranışlarına katlanmayı reddetti.)
  13. The degrading nature of the job made it hard to keep employees. (İşin alçaltıcı doğası çalışanları tutmak zorlaştırdı.)
  14. The degrading comments made by the teacher caused the student to feel ashamed. (Öğretmenin yaptığı alçaltıcı yorumlar öğrencinin utanmasına neden oldu.)
  15. The degrading treatment of animals in the circus was protested by animal rights activists. (Sirkindeki hayvanların alçaltıcı muamelesi hayvan hakları aktivistleri tarafından protesto edildi.)
  16. She felt degrading pressure to conform to societal beauty standards. (Toplumsal güzellik standartlarına uyma baskısı onu alçalttı.)
  17. The degrading language used in the argument was hurtful to both parties. (Tartışmada kullanılan alçaltıcı dil her iki tarafı da incitti.)
  18. The degrading conditions in the prison system were the subject of a documentary. (Ceza sistemindeki alçaltıcı koşullar bir belgeselin konusu oldu.)
  19. The degrading treatment of

women in the workplace is a pervasive issue. (İş yerinde kadınlara yönelik alçaltıcı muamele yaygın bir sorundur.)
20. The degrading stereotypes perpetuated by the media need to be addressed. (Medya tarafından sürdürülen alçaltıcı kalıplar ele alınmalıdır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.