Decanter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Decanter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Decanter Nedir?

Decanter, genellikle şarap servisi sırasında kullanılan, içindeki sıvıyı yavaşça boşaltmak için tasarlanmış cam veya kristal bir kap olarak tanımlanır.

Örnek Cümleler:

1. The decanter is used to separate the wine from the sediment.
   (Decanter, şaraptan tortuyu ayırmak için kullanılır.)
2. The waiter brought the decanter to the table and poured the wine.
   (Garson, dekanteri masaya getirdi ve şarap döktü.)
3. She received a beautiful crystal decanter as a wedding gift.
   (Düğün hediyesi olarak güzel bir kristal dekanter aldı.)
4. The decanter was filled with brandy and passed around the table.
   (Dekanter, içinde brendi bulunarak masada dolaştırıldı.)
5. He carefully poured the red wine into the decanter to let it breathe.
   (Kırmızı şarabı nefes alması için dikkatlice dekantere döktü.)
6. The decanter’s elegant shape complemented the table setting perfectly.
   (Dekanterin zarif şekli, masa düzenlemesini mükemmel tamamladı.)
7. They used a decanter to serve the aged port.
   (Olgunlaştırılmış porto servisi için bir dekanter kullandılar.)
8. The decanter improved the flavor and aroma of the wine.
   (Dekanter, şarabın tadını ve aromasını iyileştirdi.)
9. She wiped down the decanter with a soft cloth to remove any fingerprints.
   (Parmak izlerini temizlemek için yumuşak bir bezle dekanteri silip kuruladı.)
10. The decanter’s design allowed the wine to slowly oxygenate, enhancing its flavor.
    (Dekanterin tasarımı, şarabın yavaşça oksijenlenmesine izin vererek tadını artırdı.)
11. He held the decanter up to the light to inspect the clarity of the wine.
    (Şarabın berraklığını kontrol etmek için dekanteri ışığa tuttu.)
12. The decanter added an air of sophistication to the dinner party.
    (Dekanter, akşam yemeği partisine bir sof

    istike hava kattı.)

13. The host poured the white wine from the decanter into the guests’ glasses.
    (Ev sahibi, beyaz şarabı dekanterden misafirlerin bardaklarına döktü.)
14. The sommelier recommended using a decanter for the full-bodied red wine.
    (Sommelier, dolgun kırmızı şaraplar için bir dekanter kullanmayı önerdi.)
15. The decanter was passed around again for seconds.
    (Dekanter, tekrar ikinci kez dolaştırıldı.)
16. He accidentally knocked over the decanter and spilled red wine all over the white tablecloth.
    (Kazara dekanteri devirdi ve kırmızı şarabı beyaz masa örtüsüne döktü.)
17. The vintage wine was carefully decanted into the decanter before being served.
    (Özel şarap servis edilmeden önce dekantere dikkatlice döküldü.)
18. The decanter’s stopper helped to prevent any spills.
    (Dekanterin tıpası herhangi bir dökülmeyi önlemeye yardımcı oldu.)
19. The decanter was placed on a tray and carried to the dining room.
    (The decanter, bir tepsiye yerleştirildi ve yemek odasına götürüldü.)
20. She admired the intricate design on the decanter.
    (Dekanterdeki karmaşık tasarımı beğendi.)
21. The decanter was carefully washed and dried before being put away.
    (Dekanter, kaldırılmadan önce dikkatlice yıkandı ve kurutuldu.)