Deal İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Deal İle İlgili Cümleler
Anlamı: Deal, bir işlem veya anlaşma yapmak, bir şey satın almak veya bir sorunu çözmek için kullanılan bir fiildir.
Örnek Cümleler:
- I made a great deal on that car. (O arabada harika bir anlaşma yaptım.)
- Let’s make a deal. (Bir anlaşma yapalım.)
- She deals in antique furniture. (O, antika mobilyalarla ilgilenir.)
- The company struck a deal with its suppliers. (Şirket, tedarikçileriyle bir anlaşma yaptı.)
- I’m having trouble dealing with my anxiety. (Kaygımı yenmekle ilgili sorun yaşıyorum.)
- He deals with customer complaints on a daily basis. (O, günlük olarak müşteri şikayetleriyle ilgilenir.)
- We need to deal with this issue as soon as possible. (Bu konuyla en kısa zamanda ilgilenmemiz gerekiyor.)
- She’s good at dealing with difficult people. (Zor insanlarla başa çıkmada iyidir.)
- The cards have been dealt, let’s play. (Kartlar dağıtıldı, oynayalım.)
- I can’t deal with this right now, I’m too busy. (Şu anda bununla uğraşamam, çok meşgulüm.)
- They made a deal to split the profits. (Kârı paylaşmak için bir anlaşma yaptılar.)
- The government is trying to deal with the problem of homelessness. (Hükümet, evsizlik sorunuyla uğraşmaya çalışıyor.)
- She dealt the cards quickly and efficiently. (Hızlı ve etkili bir şekilde kartları dağıttı.)
- I got a good deal on this computer. (Bu bilgisayarda iyi bir anlaşma yaptım.)
- They’re trying to deal with the aftermath of the hurricane. (Kasırganın ardından uğraşmaya çalışıyorlar.)
- I can’t deal with your constant complaining. (Sürekli şikayetlerinle uğraşamam.)
- He’s dealing with a personal issue right now. (Şu anda kişisel bir sorunla uğraşıyor.)
- The company needs to deal with its toxic work culture. (Şirket, toksik iş kültürüyle ilgilenmesi gerekiyor.)
- I’m not sure how to deal with this situation. (Bu durumla nasıl başa çıkacağımdan emin değilim.)
- Let’s make a deal, you wash the dishes and I’ll take out the trash. (Bir anlaşma yapalım, sen bulaşıkları yıkarsın ben çöpleri dışarı çıkarırım.)
- The team dealt with the problem effectively and efficiently. (Takım sorunu etkili ve verimli bir şekilde çözdü.)
- She’s trying to deal with the loss of her pet. (Evcil hayvanının kaybıyla uğraşıyor.)
- We need to deal with this issue in a diplomatic manner. (Bu konuyu diplomatik bir şekilde ele almalıyız.)
- He’s been dealing with this problem for years. (Yıllardır bu sorunla uğraşıyor.)
- Let’s make a deal, you cover my shift today and I’ll cover yours tomorrow. (Bir anlaşma yapalım, sen bugün benim vardiyamı kapat, ben yarın seninkini kapatırım.)
- The company is dealing with a major financial crisis. (Şirket büyük bir finansal krizle uğraşıyor.)
- I don’t know how to deal with my daughter’s behavior. (Kızımın davranışıyla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.)
- She’s trying to deal with her addiction to social media. (Sosyal medya bağımlılığıyla uğraşıyor.)
- They made a deal to share the workload equally. (İş yükünü eşit şekilde paylaşmak için bir anlaşma yaptılar.)
- The company is dealing with a lawsuit from a former employee. (Şirket, eski bir çalışanın açtığı dava ile uğraşıyor.)
Hemen Yorum Yaz