Dead İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dead İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dead kelimesinin Türkçe anlamı:

Ölü, ölmüş, cansız

Örnek cümleler:

  1. My grandfather passed away last night.
    (Dedeannem dün gece öldü.)
  2. The flowers in the garden are dead.
    (Bahçedeki çiçekler ölmüş.)
  3. The patient was declared dead on arrival at the hospital.
    (Hastaya hastaneye varışında öldüğü açıklandı.)
  4. I’m so tired, I feel like I’m dead.
    (Çok yorgunum, sanki ölmüş gibiyim.)
  5. The dead leaves on the ground crunched under our feet.
    (Yerdeki ölü yapraklar ayaklarımızın altında kırıldı.)
  6. The soldier died in combat.
    (Asker savaşta öldü.)
  7. The battery in my phone is dead.
    (Telefonumdaki pil ölmüş.)
  8. The dead of winter is a difficult time for many people.
    (Kışın ortası birçok insan için zor bir zamandır.)
  9. The detective was investigating a murder case involving a dead body.
    (Dedektif, ölü bir bedeni içeren bir cinayet davasını araştırıyordu.)
  10. The company announced that it would be laying off a number of dead weight employees.
    (Şirket, birkaç ölü yük çalışanını işten çıkaracağını açıkladı.)
  11. The comedian’s joke fell flat and was met with dead silence.
    (Komedyenin şakası düz kaldı ve ölü sessizlikle karşılandı.)
  12. The dead of night is when most crimes occur.
    (Gece yarısı birçok suçun işlendiği zamanlardan biridir.)
  13. The company’s sales have been dead for the past few months.
    (Şirketin satışları son birkaç aydır durmuş durumda.)
  14. The dead sea is so salty that nothing can survive in it.
    (Ölü Deniz o kadar tuzludur ki hiçbir şey orada hayatta kalamaz.)
  15. The driver narrowly avoided hitting a dead animal on the road.
    (Sürücü, yolda ölmüş bir hayvana çarpmaktan kıl payı kurtuldu.)
  16. The film was so boring that it left the audience feeling dead inside.
    (Film o kadar sıkıcıydı ki izleyicileri içten içe öldü hissi bıraktı.)
  17. The actress was able to convincingly play a dead body in the crime scene.
    (Aktris, suç mahallinde ölü bir beden olarak ikna edici bir şekilde oynayabildi.)
  18. The dead of night is the perfect time for ghost stories.
    (Gece yarısı hikayeleri için ölü zaman mükemmel bir zamandır.)
  19. The rock band’s music was so loud it felt like it could wake the dead.
  1. The funeral procession moved slowly down the street, honoring the dead.
    (Cenaze alayı ölüleri saygıyla anarak sokakta yavaşça ilerledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.