Dazzle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dazzle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dazzle (fiil) – göz kamaştırmak, şaşırtmak, hayran bırakmak

  1. The fireworks display was so dazzling that the whole city stopped to watch. (Havai fişek gösterisi o kadar göz kamaştırıcıydı ki, tüm şehir izlemeyi durdurdu.)
  2. The actress’s beauty dazzled the audience. (Oyuncunun güzelliği izleyicileri hayran bıraktı.)
  3. The sun’s rays were so bright that they dazzled my eyes. (Güneş ışınları o kadar parlaktı ki, gözlerimi kamaştırdı.)
  4. The magician’s tricks dazzled the crowd. (Sihirbazın numaraları kalabalığı şaşırttı.)
  5. The new sports car’s speed and design dazzled the critics. (Yeni spor arabasının hızı ve tasarımı eleştirmenleri etkiledi.)
  6. The jewelry in the store window dazzled the couple walking by. (Mağaza vitrinindeki mücevherler çifti şaşırttı.)
  7. The singer’s performance dazzled the judges and earned her first place. (Şarkıcının performansı hakemleri şaşırttı ve ona birinci yeri kazandırdı.)
  8. The city lights at night dazzled the tourists. (Gece şehir ışıkları turistleri hayran bıraktı.)
  9. The stunning sunset dazzled everyone on the beach. (Muhteşem günbatımı plajdaki herkesi etkiledi.)
  10. The special effects in the movie were so dazzling that it felt like you were in the action. (Filmdeki özel efektler o kadar göz kamaştırıcıydı ki, sanki aksiyonun içindeymişsiniz gibi hissettirdi.)
  11. The diamond necklace was so dazzling that it caught everyone’s attention. (Elmas kolye o kadar göz kamaştırıcıydı ki, herkesin dikkatini çekti.)
  12. The athlete’s performance on the field dazzled the scouts. (Sporcunun sahadaki performansı izleyicileri etkiledi.)
  13. The ballerina’s graceful movements dazzled the audience. (Bale dansçısının zarif hareketleri izleyicileri hayran bıraktı.)
  14. The chef’s culinary skills dazzled the guests at the restaurant. (Şefin mutfak becerileri restorandaki misafirleri etkiledi.)
  15. The colorful decorations on the Christmas tree dazzled the children. (Noel ağacındaki renkli süsler çocukları şaşırttı.)
  16. The musician’s talent dazzled the music critics. (Müzisyenin yeteneği müzik eleştirmenlerini şaşırttı.)
  17. The fashion show’s stunning designs dazzled the audience. (Moda şovunun şaşırtıcı tasarımları izleyicileri hayran bıraktı.)
  18. The tropical fish in the aquarium dazzled the visitors. (Akvaryumdaki tropikal balıklar ziyaretçileri etkiledi.)
  19. The acrobat’s daring stunts dazzled the

audience. (Akrobatın cesur numaraları izleyicileri şaşırttı.)
20. The colorful display of flowers in the garden dazzled the visitors. (Bahçedeki renkli çiçeklerin sergilenmesi ziyaretçileri hayran bıraktı.)

(H4) Türkçe Karşılıkları:

  1. göz kamaştırmak, 2. hayran bırakmak, 3. gözlerini kamaştırmak, 4. şaşırtmak, 5. etkilemek, 6. şaşırmak, 7. hayran bırakmak, 8. hayran bırakmak, 9. etkilemek, 10. şaşırtmak, 11. dikkat çekmek, 12. etkilemek, 13. hayran bırakmak, 14. etkilemek, 15. şaşırmak, 16. hayran bırakmak, 17. hayran bırakmak, 18. etkilemek, 19. şaşırtmak, 20. hayran bırakmak.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.