Dare İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dare İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dare İle İlgili Cümleler

Dare, cesaret etmek anlamına gelir. Aşağıda dare kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımına örnekler verilmiştir.

1. I dare you to jump off that cliff. (Seni o uçurumdan atlamaya cesaret ediyorum.)
2. I don’t dare to ask her out. (Onu dışarı çıkarmaya cesaret edemiyorum.)
3. She dared to speak up against her boss. (Patronuna karşı konuşmaya cesaret etti.)
4. Do you dare to try this spicy food? (Bu baharatlı yemeği denemeye cesaret eder misin?)
5. He dared to cross the busy street without looking both ways. (İki taraftan bakmadan işlek caddeden geçmeye cesaret etti.)
6. She dared to challenge the champion in a game of chess. (Satrançta şampiyonla mücadele etmeye cesaret etti.)
7. I dare you to sing in front of the whole class. (Tüm sınıfın önünde şarkı söylemeye cesaret ediyorum.)
8. He didn’t dare to tell the truth. (Gerçeği söylemeye cesaret edemedi.)
9. Do you dare to ask your boss for a raise? (Patronuna zam istemeye cesaret eder misin?)
10. She dared to quit her job and start her own business. (İşinden ayrılıp kendi işini kurmaya cesaret etti.)
11. I don’t dare to go skydiving. (Ben paraşütle atlamaya cesaret edemiyorum.)
12. He dared to challenge the record for the longest jump. (En uzun atlama rekoruna meydan okumaya cesaret etti.)
13. Do you dare to confront your fear of public speaking? (Topluluk önünde konuşma korkusuna karşı cesaret eder misin?)
14. She dared to climb the highest mountain in the world. (Dünyanın en yüksek dağına tırmanmaya cesaret etti.)
15. I dare you to eat this whole pizza by yourself. (Bu pizzayı tek başına yemeye cesaret ediyorum.)
16. He didn’t dare to ask for help. (Yardım istemeye cesaret edemedi.)
17. Do you dare to swim with the sharks? (Köpekbalıklarıyla yüzmeye cesaret eder misin?)
18. She dared to stand up to her bullies. (Zorbalarına karşı durmaya cesaret etti.)
19. I don’t dare to ride that rollercoaster. (O lunapark trenine binmeye cesaret edemiyorum.)
20. He dared to run for president. (Başkanlık için adaylığını koymaya cesaret etti.)

21. I dare you to wear this ridiculous outfit to the party. (Bu saçma kıyafeti partiye giymeye cesaret ediyorum.)
22. She dared to start a conversation with the famous actor. (Ünlü oyuncuyla konuşmaya cesaret etti.)
23. Do you dare to bungee jump from this bridge? (Bu köprüden bungee jumping yapmaya cesaret eder misin?)
24. He didn’t dare to ask her out on a date. (Ona çıkma teklifi etmeye cesaret edemedi.)
25. She dared to speak her mind in front of the entire board. (Tüm yönetim kurulu önünde düşüncesini söylemeye cesaret etti.)
26. I dare you to walk across the tightrope. (İp üstünde yürümeye cesaret ediyorum.)
27. He dared to challenge the reigning champion in a boxing match. (Boks maçında şampiyona meydan okumaya cesaret etti.)
28. Do you dare to take on this difficult task? (Bu zorlu görevi üstlenmeye cesaret eder misin?)
29. She dared to confront her past mistakes and make amends. (Geçmişte yaptığı hatalarla yüzleşip telafi etmeye cesaret etti.)
30. I don’t dare to ride that giant rollercoaster. (O devasa lunapark trenine binmeye cesaret edemiyorum.)