Dandy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dandy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dandy İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Dandy, özenle giyinen, şık ve bakımlı erkek anlamına gelir.

  1. He always dresses like a dandy. (O her zaman bir dandy gibi giyinir.)
  2. The dandy gentleman walked into the room. (Dandy beyefendi odanın içine yürüdü.)
  3. She prefers to date dandies. (O, dandy erkeklerle çıkmayı tercih eder.)
  4. His style is very dandy-like. (Onun tarzı çok dandy benzeri.)
  5. He was the dandy of the party. (O partiye dandy katılımcıydı.)
  6. His dandy appearance was striking. (Onun dandy görünümü çarpıcıydı.)
  7. He always looks like a dandy in his suit. (O her zaman takım elbisesiyle bir dandy gibi görünür.)
  8. Dandies were common in the 19th century. (Dandyler 19. yüzyılda yaygındı.)
  9. He was known for his dandy style. (O, dandy tarzıyla tanınıyordu.)
  10. The dandy was very popular with the ladies. (Dandy bayanlar arasında çok popülerdi.)
  11. He spent hours getting ready to look like a dandy. (O, bir dandy gibi görünmek için saatler harcadı.)
  12. Dandyism was a popular movement in the 18th and 19th centuries. (Dandyizm, 18. ve 19. yüzyılda popüler bir hareketti.)
  13. He looked like a dandy even when he was casual. (O, rahat kıyafetlerle bile bir dandy gibi görünüyordu.)
  14. Dandies were often associated with high society. (Dandyler genellikle yüksek toplumla ilişkilendirilirdi.)
  15. He admired the dandy lifestyle. (O, dandy yaşam tarzını hayranlıkla izledi.)
  16. The dandy was the envy of all the other men. (Dandy diğer tüm erkeklerin kıskançlığıydı.)
  17. She was impressed by his dandy appearance. (O, onun dandy görünümünden etkilendi.)
  18. He was always looking for the latest dandy fashion. (O her zaman en son dandy moda arayışındaydı.)
  19. The dandy was the epitome of style and sophistication. (Dandy, stil ve sofistike’nin özüydü.)
  20. He felt confident and powerful when he dressed like a dandy. (O, bir dandy gibi giyindiğinde kendine güvenli ve güçlü hissetti.)

Türkçe Anlamı: Dandy aynı zamanda gereksiz yere para harcayan, şatafatlı yaşam süren kişi anlamına da gelebilir.

  1. He was a dandy who spent his money on luxury cars and clothes. (O, lüks arabalar ve kıyafetler için parasını harcayan bir dandy idi.)
  2. The dandy’s extravagant lifestyle was the envy of many. (Dandy’nin gösterişli yaşam tarzı birçok kişinin kıskançlığıydı.)
  3. He was criticized for being a dandy who didn’t care about the struggles of the working class. (O, işçi sınıfının mücadelesine aldırmayan bir dandy olarak eleştirildi.)
  4. The dandy’s lavish spending habits were unsustainable. (Dandy’nin savurgan harcama alışkanlıkları sürdürülemezdi.)
  5. He was known for throwing extravagant parties, earning him a reputation as a dandy. (O, gösterişli partiler vermesiyle tanındı ve bir dandy olarak ün kazandı.)
  6. The dandy’s obsession with luxury was his downfall. (Dandy’nin lüks takıntısı onun düşüşüne neden oldu.)
  7. He wanted to live like a dandy, but his budget didn’t allow for it. (O, bir dandy gibi yaşamak istedi, ancak bütçesi buna izin vermedi.)
  8. The dandy’s extravagant lifestyle left him bankrupt. (Dandy’nin gösterişli yaşam tarzı onu iflas ettirdi.)
  9. He was criticized for being a dandy who lacked substance. (O, içeriksiz bir dandy olarak eleştirildi.)
  10. The dandy’s love for expensive clothes and accessories was unmatched. (Dandy’nin pahalı kıyafetlere ve aksesuarlara olan sevgisi eşsizdi.)
  11. He lived like a dandy, spending his days in luxury and excess. (O, lüks ve aşırılık içinde günlerini geçirerek bir dandy gibi yaşadı.)
  12. The dandy’s extravagant spending was a source of frustration for his family. (Dandy’nin savurgan harcamaları ailesi için bir kaynak oluşturuyordu.)
  13. He was seen as a dandy by his peers, who were envious of his wealth and lifestyle. (O, yaşıtları tarafından bir dandy olarak görülüyordu ve zenginliği ve yaşam tarzı nedeniyle kıskançlık duyuyorlardı.)
  14. The dandy’s love for luxury knew no bounds. (Dandy’nin lüks sevgisi sınırları yoktu.)
  15. He spent a fortune on his dandy appearance, but it was all worth it to him. (O, dandy görünümüne bir servet harcadı, ancak hepsi onun için değerliydi.)
  16. The dandy’s reputation as a spendthrift preceded him. (Dandy’nin savurgan biri olarak ünü kendisinden önce geliyordu.)
  17. He was seen as a dandy who lacked substance, despite his wealth. (O, zengin

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.