Dandy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Dandy İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Dandy, özenle giyinen, şık ve bakımlı erkek anlamına gelir.
- He always dresses like a dandy. (O her zaman bir dandy gibi giyinir.)
- The dandy gentleman walked into the room. (Dandy beyefendi odanın içine yürüdü.)
- She prefers to date dandies. (O, dandy erkeklerle çıkmayı tercih eder.)
- His style is very dandy-like. (Onun tarzı çok dandy benzeri.)
- He was the dandy of the party. (O partiye dandy katılımcıydı.)
- His dandy appearance was striking. (Onun dandy görünümü çarpıcıydı.)
- He always looks like a dandy in his suit. (O her zaman takım elbisesiyle bir dandy gibi görünür.)
- Dandies were common in the 19th century. (Dandyler 19. yüzyılda yaygındı.)
- He was known for his dandy style. (O, dandy tarzıyla tanınıyordu.)
- The dandy was very popular with the ladies. (Dandy bayanlar arasında çok popülerdi.)
- He spent hours getting ready to look like a dandy. (O, bir dandy gibi görünmek için saatler harcadı.)
- Dandyism was a popular movement in the 18th and 19th centuries. (Dandyizm, 18. ve 19. yüzyılda popüler bir hareketti.)
- He looked like a dandy even when he was casual. (O, rahat kıyafetlerle bile bir dandy gibi görünüyordu.)
- Dandies were often associated with high society. (Dandyler genellikle yüksek toplumla ilişkilendirilirdi.)
- He admired the dandy lifestyle. (O, dandy yaşam tarzını hayranlıkla izledi.)
- The dandy was the envy of all the other men. (Dandy diğer tüm erkeklerin kıskançlığıydı.)
- She was impressed by his dandy appearance. (O, onun dandy görünümünden etkilendi.)
- He was always looking for the latest dandy fashion. (O her zaman en son dandy moda arayışındaydı.)
- The dandy was the epitome of style and sophistication. (Dandy, stil ve sofistike’nin özüydü.)
- He felt confident and powerful when he dressed like a dandy. (O, bir dandy gibi giyindiğinde kendine güvenli ve güçlü hissetti.)
Türkçe Anlamı: Dandy aynı zamanda gereksiz yere para harcayan, şatafatlı yaşam süren kişi anlamına da gelebilir.
- He was a dandy who spent his money on luxury cars and clothes. (O, lüks arabalar ve kıyafetler için parasını harcayan bir dandy idi.)
- The dandy’s extravagant lifestyle was the envy of many. (Dandy’nin gösterişli yaşam tarzı birçok kişinin kıskançlığıydı.)
- He was criticized for being a dandy who didn’t care about the struggles of the working class. (O, işçi sınıfının mücadelesine aldırmayan bir dandy olarak eleştirildi.)
- The dandy’s lavish spending habits were unsustainable. (Dandy’nin savurgan harcama alışkanlıkları sürdürülemezdi.)
- He was known for throwing extravagant parties, earning him a reputation as a dandy. (O, gösterişli partiler vermesiyle tanındı ve bir dandy olarak ün kazandı.)
- The dandy’s obsession with luxury was his downfall. (Dandy’nin lüks takıntısı onun düşüşüne neden oldu.)
- He wanted to live like a dandy, but his budget didn’t allow for it. (O, bir dandy gibi yaşamak istedi, ancak bütçesi buna izin vermedi.)
- The dandy’s extravagant lifestyle left him bankrupt. (Dandy’nin gösterişli yaşam tarzı onu iflas ettirdi.)
- He was criticized for being a dandy who lacked substance. (O, içeriksiz bir dandy olarak eleştirildi.)
- The dandy’s love for expensive clothes and accessories was unmatched. (Dandy’nin pahalı kıyafetlere ve aksesuarlara olan sevgisi eşsizdi.)
- He lived like a dandy, spending his days in luxury and excess. (O, lüks ve aşırılık içinde günlerini geçirerek bir dandy gibi yaşadı.)
- The dandy’s extravagant spending was a source of frustration for his family. (Dandy’nin savurgan harcamaları ailesi için bir kaynak oluşturuyordu.)
- He was seen as a dandy by his peers, who were envious of his wealth and lifestyle. (O, yaşıtları tarafından bir dandy olarak görülüyordu ve zenginliği ve yaşam tarzı nedeniyle kıskançlık duyuyorlardı.)
- The dandy’s love for luxury knew no bounds. (Dandy’nin lüks sevgisi sınırları yoktu.)
- He spent a fortune on his dandy appearance, but it was all worth it to him. (O, dandy görünümüne bir servet harcadı, ancak hepsi onun için değerliydi.)
- The dandy’s reputation as a spendthrift preceded him. (Dandy’nin savurgan biri olarak ünü kendisinden önce geliyordu.)
- He was seen as a dandy who lacked substance, despite his wealth. (O, zengin
Hemen Yorum Yaz