Dalliance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dalliance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dalliance Nedir?

Dalliance, genellikle romantik veya cinsel amaçlı olmayan, samimi ancak yüzeysel bir ilişki veya flört anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. She was bored with her life and sought a dalliance to add some excitement. (O, hayatından sıkılmış ve heyecan katmak için bir aşk ilişkisi aramıştı.)
  2. Their dalliance was short-lived and ended as quickly as it began. (Onların flörtleri kısa ömürlüydü ve başladığı kadar hızlı bir şekilde bitti.)
  3. He’s not interested in anything serious, just a dalliance. (O, ciddiye alınacak bir şeyde ilgilenmiyor, sadece samimi bir ilişki arıyor.)
  4. Jane regretted her dalliance with her ex-boyfriend. (Jane, eski erkek arkadaşıyla olan flörtünü pişmanlıkla hatırladı.)
  5. Their dalliance was discovered by the media and became front-page news. (Onların flörtleri medya tarafından keşfedildi ve birinci sayfa haberleri oldu.)
  6. He was in a committed relationship but still had a dalliance with his co-worker. (O, bağlı olduğu bir ilişkisi vardı ama hala iş arkadaşıyla bir flört yaşadı.)
  7. She knew that their dalliance was just a passing fancy and didn’t take it too seriously. (O, flörtlerinin sadece geçici bir heves olduğunu biliyordu ve bunu çok ciddiye almadı.)
  8. His dalliance with the idea of quitting his job ended when he received a promotion. (İşini bırakma fikriyle flört etmesi, terfi alınca sona erdi.)
  9. The two had a brief dalliance in college but went their separate ways after graduation. (İkisi üniversitede kısa bir flört yaşadı ama mezuniyetten sonra ayrı yollarına gittiler.)
  10. He wasn’t looking for a long-term relationship, just a dalliance. (Uzun vadeli bir ilişki aramıyordu, sadece bir flört.)
  11. The actress’s dalliance with drugs cost her a promising career. (Oyuncunun uyuşturucuyla olan flörtü, ona umut verici bir kariyeri mal etti.)
  12. They started their dalliance as a way to pass the time during quarantine, but it turned into something more. (Onlar, karantina sürecinde zaman geçirmenin bir yolu olarak flörtlerine başladılar, ama daha fazlasına dönüştü.)
  13. He was married but still had a dalliance with his wife’s sister. (O, evliydi ama hala eşinin kız kardeşiyle flört etti.)
  14. She enjoyed the dalliance but knew it wouldn’t last. (O, flörtünün tadını çıkardı ama bu durumun sürmeyeceğini biliyordu.)
  15. His dalliance with a new hobby quickly turned into an obsession. (Yeni bir hobisiyle flört etmesi, h

ızla bir saplantıya dönüştü.)
16. The company’s dalliance with the new technology turned out to be a wise investment. (Şirketin yeni teknolojiyle flörtü, akıllı bir yatırım olduğunu ortaya çıkardı.)

  1. He knew that their dalliance would end once she moved away for school. (O, onun okul için taşınmasıyla flörtlerinin sona ereceğini biliyordu.)
  2. Their dalliance was a secret to everyone except their closest friends. (Onların flörtleri, en yakın arkadaşları hariç herkesten gizliydi.)
  3. She was hesitant to start a dalliance with her boss, fearing it would jeopardize her job. (Patronuyla flört etmeye başlamakta tereddüt etti, işini riske atacağından korktu.)
  4. His dalliance with fame quickly became overwhelming and he longed for his old, quiet life. (Şöhretle flörtü, hızla aşırıya kaçtı ve eski, sessiz hayatına özlem duydu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.