Curiously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Curiously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Curiously Nedir?

Curiously, İngilizce bir sıfattır ve “meraklı bir şekilde, merakla” gibi anlamlara gelir.

Örnek Cümleler:

1. She looked at him curiously. (O, ona meraklı bir şekilde baktı.)
2. I’m curious about what happened. (Ne olduğu hakkında merak ediyorum.)
3. He listened curiously to the story. (O, hikayeye meraklı bir şekilde kulak verdi.)
4. She asked curiously about his new job. (O, yeni işi hakkında meraklı bir şekilde sordu.)
5. I’m curious to know the answer. (Cevabı öğrenmek için meraklıyım.)
6. He looked at the painting curiously. (O, tabloya meraklı bir şekilde baktı.)
7. She curiously opened the letter. (O, merakla mektubu açtı.)
8. I’m curious to see the new movie. (Yeni filmin nasıl olduğunu merak ediyorum.)
9. He watched curiously as she cooked. (O, onun yemek pişirmesine merakla izledi.)
10. She asked curiously about the book he was reading. (O, okuduğu kitap hakkında merakla sordu.)
11. I’m curious about what he said. (Ne söylediği hakkında meraklıyım.)
12. He looked at the map curiously. (O, haritaya meraklı bir şekilde baktı.)
13. She curiously examined the object. (O, nesneyi meraklı bir şekilde inceledi.)
14. I’m curious to learn more about the topic. (Konu hakkında daha fazla öğrenmek için meraklıyım.)
15. He listened curiously to the music. (O, müziğe meraklı bir şekilde kulak verdi.)
16. She asked curiously about the recipe. (Tarif hakkında meraklı bir şekilde sordu.)
17. I’m curious to know the reason. (Nedeni öğrenmek için meraklıyım.)
18. He looked at the sculpture curiously. (Heykele meraklı bir şekilde baktı.)
19. She curiously explored the new city. (O, yeni şehri merakla keşfetti.)
20. I’m curious to find out what happens next. (Sıradaki olayların ne olduğunu öğrenmek için meraklıyım.)

Bu örnek cümlelerde, “curiously” kelimesi farklı şekillerde kullanılmıştır ve Türkçe karşılıkları da verilmiştir.

Diğer Örnek Cümleler:

1. The child looked curiously at the butterfly fluttering by. (Çocuk, uçuşan kelebeğe merakla baktı.)
2. The dog sniffed curiously at the stranger’s hand. (Köpek, yabancının eline merakla kokladı.)
3. The tourists explored the ancient ruins curiously. (Turistler, antik kalıntıları merakla keşfettiler.)
4. She listened curiously to her friend’s story. (O, arkadaşının hikayesine merakla kulak verdi.)
5. He watched curiously as the magician performed his tricks. (O, sihirbazın numaralarını merakla izledi.)
6. The students looked curiously at the science experiment. (Öğrenciler, bilim deneyine merakla baktılar.)
7. The bird chirped curiously at the new feeder. (Kuş, yeni yemliğe meraklı bir şekilde cıvıldadı.)
8. She asked curiously about the strange noise outside. (O, dışarıdaki garip ses hakkında merakla sordu.)
9. The children played curiously with the unfamiliar toy. (Çocuklar, tanımadıkları oyuncakla meraklı bir şekilde oynadılar.)
10. The employees looked curiously at the new coworker. (Çalışanlar, yeni iş arkadaşına merakla baktılar.)
11. She read the book curiously, eager to know what happens next. (Kitabı merakla okudu, sıradaki olayları bilmek istiyordu.)
12. The cat watched curiously as the mouse scurried across the floor. (Kedi, farenin yere hızlıca koşuşunu merakla izledi.)
13. The audience listened curiously to the speaker’s presentation. (İzleyiciler, konuşmacının sunumuna merakla kulak verdiler.)
14. She studied the painting curiously, trying to decipher its meaning. (O, tabloya merakla baktı, anlamını çözmeye çalışıyordu.)
15. The guests looked curiously at the unusual food on the buffet table. (Misafirler, büfe masasındaki sıradışı yiyeceklere merakla baktılar.)
16. The baby stared curiously at the colorful mobile hanging above the crib. (Bebek, beşiğin üzerinde asılı olan renkli mobil cihaza merakla bakıyordu.)
17. The hikers explored the forest trail curiously, looking for interesting sights. (Doğa yürüyüşçüleri, ilginç manzaralar arayarak orman patikasını merakla keşfettiler.)
18. The customer examined the product curiously, trying to decide if it was worth buying. (Müşteri, ürüne merakla baktı, satın alıp almaya değer olup olmadığına karar vermeye çalışıyordu.)
19. The journalist asked the witness curiously about the details of the crime. (Gazeteci, suçun ayrıntıları hakkında tanığa meraklı bir şekilde sordu.)
    20