Crystallize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crystallize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crystallize

Crystallize kelimesi, “kristalleşmek” anlamına gelir. Bu kelime bir şeyin kristal haline dönüşmesi anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. When the water started to freeze, it began to crystallize. (Su donmaya başladığında, kristalleşmeye başladı.)
  2. The sugar solution was left overnight to crystallize. (Şeker çözeltisi bir gece boyunca kristalleşmeye bırakıldı.)
  3. The mineral deposits in the cave began to crystallize over time. (Mağaradaki mineral yatakları zamanla kristalleşmeye başladı.)
  4. The salt crystals gradually started to crystallize as the water evaporated. (Su buharlaştıkça, tuz kristalleri yavaşça kristalleşmeye başladı.)
  5. The chemical reaction caused the solution to crystallize into a solid. (Kimyasal reaksiyon çözeltinin katı bir halde kristalleşmesine neden oldu.)
  6. The artist wanted to crystallize his vision in a sculpture. (Sanatçı, vizyonunu bir heykelde kristalleştirmek istedi.)
  7. The snowflakes were able to crystallize into intricate shapes due to their unique molecular structure. (Kar taneleri, benzersiz moleküler yapıları sayesinde karmaşık şekillere kristalleşebildiler.)
  8. The idea for the book had been crystallizing in her mind for years. (Kitabın fikri yıllardır zihninde kristalleşiyordu.)
  9. The scientist was able to crystallize the protein using a special technique. (Bilim insanı, özel bir teknik kullanarak proteini kristalleştirebildi.)
  10. The emotional turmoil of the experience gradually began to crystallize into a new perspective. (Deneyimin duygusal çalkantısı, zamanla yeni bir bakış açısına kristalleşmeye başladı.)
  11. The plan to start a business was beginning to crystallize in their minds. (İş kurma planı zihinlerinde kristalleşmeye başlıyordu.)
  12. The memory of that day had crystallized into a vivid image in her mind. (O günün anısı, zihninde canlı bir görüntüye kristalleşmişti.)
  13. The chemical compound was allowed to crystallize slowly to ensure its purity. (Kimyasal bileşik, saflığını sağlamak için yavaşça kristalleşmeye bırakıldı.)
  14. The music was able to crystallize the emotions of the audience into a shared experience. (Müzik, izleyicilerin duygularını paylaşılan bir deneyime kristalleştirebildi.)
  15. The years of hard work had finally crystallized into a successful career. (Sıkı çalışmanın yılları, nihayet başarılı bir kariyere kristalleşmişti.)
  16. The sunlight caused the dew on the grass to crystallize and sparkle. (Güneş ışığı, çimlerdeki çiyin kristalleşip parlamasına neden oldu.)
  17. The idea for the new product had not yet crystallized, but they knew they were on the right track. (Y
  1. The concept for the art installation slowly began to crystallize in the artist’s mind. (Sanat enstalasyonu için kavram, sanatçının zihninde yavaşça kristalleşmeye başladı.)

  2. The liquid mixture was left to cool down and crystallize into a solid. (Sıvı karışım soğumaya ve katılaşmaya bırakıldı.)

  3. The vision for the project was starting to crystallize into a concrete plan. (Projenin vizyonu somut bir plana dönüşmeye başlıyordu.)

  4. Su donmaya başladığında, kristalleşmeye başladı.

  5. Şeker çözeltisi bir gece boyunca kristalleşmeye bırakıldı.

  6. Mağaradaki mineral yatakları zamanla kristalleşmeye başladı.

  7. Su buharlaştıkça, tuz kristalleri yavaşça kristalleşmeye başladı.

  8. Kimyasal reaksiyon çözeltinin katı bir halde kristalleşmesine neden oldu.

  9. Sanatçı, vizyonunu bir heykelde kristalleştirmek istedi.

  10. Kar taneleri, benzersiz moleküler yapıları sayesinde karmaşık şekillere kristalleşebildiler.

  11. Kitabın fikri yıllardır zihninde kristalleşiyordu.

  12. Bilim insanı, özel bir teknik kullanarak proteini kristalleştirebildi.

  13. Deneyimin duygusal çalkantısı, zamanla yeni bir bakış açısına kristalleşmeye başladı.

  14. İş kurma planı zihinlerinde kristalleşmeye başlıyordu.

  15. O günün anısı, zihninde canlı bir görüntüye kristalleşmişti.

  16. Kimyasal bileşik, saflığını sağlamak için yavaşça kristalleşmeye bırakıldı.

  17. Müzik, izleyicilerin duygularını paylaşılan bir deneyime kristalleştirebildi.

  18. Sıkı çalışmanın yılları, nihayet başarılı bir kariyere kristalleşmişti.

  19. Güneş ışığı, çimlerdeki çiyin kristalleşip parlamasına neden oldu.

  20. Yeni ürünün fikri henüz kristalleşmemişti, ama doğru yolda olduklarını biliyorlardı.

  21. Sanat enstalasyonu için kavram, sanatçının zihninde yavaşça kristalleşmeye başladı.

  22. Sıvı karışım soğumaya ve katılaşmaya bırakıldı.

  23. Projeye yönelik vizyon, somut bir plana dönüşmeye başlıyordu.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.