Crystallize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Crystallize
Crystallize kelimesi, “kristalleşmek” anlamına gelir. Bu kelime bir şeyin kristal haline dönüşmesi anlamında kullanılır.
Örnek Cümleler:
- When the water started to freeze, it began to crystallize. (Su donmaya başladığında, kristalleşmeye başladı.)
- The sugar solution was left overnight to crystallize. (Şeker çözeltisi bir gece boyunca kristalleşmeye bırakıldı.)
- The mineral deposits in the cave began to crystallize over time. (Mağaradaki mineral yatakları zamanla kristalleşmeye başladı.)
- The salt crystals gradually started to crystallize as the water evaporated. (Su buharlaştıkça, tuz kristalleri yavaşça kristalleşmeye başladı.)
- The chemical reaction caused the solution to crystallize into a solid. (Kimyasal reaksiyon çözeltinin katı bir halde kristalleşmesine neden oldu.)
- The artist wanted to crystallize his vision in a sculpture. (Sanatçı, vizyonunu bir heykelde kristalleştirmek istedi.)
- The snowflakes were able to crystallize into intricate shapes due to their unique molecular structure. (Kar taneleri, benzersiz moleküler yapıları sayesinde karmaşık şekillere kristalleşebildiler.)
- The idea for the book had been crystallizing in her mind for years. (Kitabın fikri yıllardır zihninde kristalleşiyordu.)
- The scientist was able to crystallize the protein using a special technique. (Bilim insanı, özel bir teknik kullanarak proteini kristalleştirebildi.)
- The emotional turmoil of the experience gradually began to crystallize into a new perspective. (Deneyimin duygusal çalkantısı, zamanla yeni bir bakış açısına kristalleşmeye başladı.)
- The plan to start a business was beginning to crystallize in their minds. (İş kurma planı zihinlerinde kristalleşmeye başlıyordu.)
- The memory of that day had crystallized into a vivid image in her mind. (O günün anısı, zihninde canlı bir görüntüye kristalleşmişti.)
- The chemical compound was allowed to crystallize slowly to ensure its purity. (Kimyasal bileşik, saflığını sağlamak için yavaşça kristalleşmeye bırakıldı.)
- The music was able to crystallize the emotions of the audience into a shared experience. (Müzik, izleyicilerin duygularını paylaşılan bir deneyime kristalleştirebildi.)
- The years of hard work had finally crystallized into a successful career. (Sıkı çalışmanın yılları, nihayet başarılı bir kariyere kristalleşmişti.)
- The sunlight caused the dew on the grass to crystallize and sparkle. (Güneş ışığı, çimlerdeki çiyin kristalleşip parlamasına neden oldu.)
- The idea for the new product had not yet crystallized, but they knew they were on the right track. (Y
-
The concept for the art installation slowly began to crystallize in the artist’s mind. (Sanat enstalasyonu için kavram, sanatçının zihninde yavaşça kristalleşmeye başladı.)
-
The liquid mixture was left to cool down and crystallize into a solid. (Sıvı karışım soğumaya ve katılaşmaya bırakıldı.)
-
The vision for the project was starting to crystallize into a concrete plan. (Projenin vizyonu somut bir plana dönüşmeye başlıyordu.)
-
Su donmaya başladığında, kristalleşmeye başladı.
-
Şeker çözeltisi bir gece boyunca kristalleşmeye bırakıldı.
-
Mağaradaki mineral yatakları zamanla kristalleşmeye başladı.
-
Su buharlaştıkça, tuz kristalleri yavaşça kristalleşmeye başladı.
-
Kimyasal reaksiyon çözeltinin katı bir halde kristalleşmesine neden oldu.
-
Sanatçı, vizyonunu bir heykelde kristalleştirmek istedi.
-
Kar taneleri, benzersiz moleküler yapıları sayesinde karmaşık şekillere kristalleşebildiler.
-
Kitabın fikri yıllardır zihninde kristalleşiyordu.
-
Bilim insanı, özel bir teknik kullanarak proteini kristalleştirebildi.
-
Deneyimin duygusal çalkantısı, zamanla yeni bir bakış açısına kristalleşmeye başladı.
-
İş kurma planı zihinlerinde kristalleşmeye başlıyordu.
-
O günün anısı, zihninde canlı bir görüntüye kristalleşmişti.
-
Kimyasal bileşik, saflığını sağlamak için yavaşça kristalleşmeye bırakıldı.
-
Müzik, izleyicilerin duygularını paylaşılan bir deneyime kristalleştirebildi.
-
Sıkı çalışmanın yılları, nihayet başarılı bir kariyere kristalleşmişti.
-
Güneş ışığı, çimlerdeki çiyin kristalleşip parlamasına neden oldu.
-
Yeni ürünün fikri henüz kristalleşmemişti, ama doğru yolda olduklarını biliyorlardı.
-
Sanat enstalasyonu için kavram, sanatçının zihninde yavaşça kristalleşmeye başladı.
-
Sıvı karışım soğumaya ve katılaşmaya bırakıldı.
-
Projeye yönelik vizyon, somut bir plana dönüşmeye başlıyordu.
Hemen Yorum Yaz