Constituent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Constituent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Constituent Nedir?

Constituent, kelime anlamıyla “oluşturan” veya “birleştirici” anlamına gelir. Dilbilgisinde ise, bir cümlede anlamsal olarak birleşik olan bir veya daha fazla kelime grubunu ifade eder. Bu kelime grubu, cümlenin yapısında bir birim olarak ele alınır ve genellikle özne, yüklem veya nesne gibi yapısal unsurları içerir.

Örnek Cümleler:

1. Constituent parts of the sentence must work together for the sentence to make sense. (Cümlenin yapısal unsurları bir arada çalışmalıdır ki cümle anlamlı olsun.)
2. The senator spoke to several of his constituents at the town hall meeting. (Senatör, kasaba salonunda birkaç seçmeniyle konuştu.)
3. Each constituent of the perfume was carefully selected for its unique scent. (Parfümün her bir bileşeni eşsiz kokusu için özenle seçildi.)
4. The company’s constituents demanded greater transparency from the CEO. (Şirketin hissedarları, CEO’dan daha fazla şeffaflık talep ettiler.)
5. A sentence must have at least one subject and one constituent verb. (Bir cümle en az bir özne ve bir bileşen fiile sahip olmalıdır.)
6. The chemical reaction required the addition of several constituents in precise amounts. (Kimyasal reaksiyon, hassas miktarlarda birkaç bileşenin eklenmesini gerektirdi.)
7. The party platform was built on the support of key constituents. (Parti platformu, önemli destekçilerin desteği üzerine inşa edildi.)
8. The constituent parts of a computer must work together for it to function properly. (Bir bilgisayarın bileşenleri, doğru şekilde işlev görebilmesi için bir arada çalışmalıdır.)
9. The city council is responsible for representing the interests of its constituents. (Şehir konseyi, seçmenlerinin çıkarlarını temsil etmekten sorumludur.)
10. The constituents of the new product were carefully chosen based on market research. (Yeni ürünün bileşenleri, piyasa araştırmasına dayanarak özenle seçildi.)
11. The constituent elements of the artwork came together to create a stunning final piece. (Sanat eserinin bileşen öğeleri, etkileyici bir final parçası oluşturmak için bir araya geldi.)
12. The congressman met with constituents to discuss their concerns about the new law. (Milletvekili, yeni yasa hakkındaki endişelerini tartışmak için seçmenleriyle buluştu.)
13. The recipe called for a number of

constituents that had to be combined in a specific order. (Tarif, belirli bir sırayla birleştirilmesi gereken birkaç bileşen gerektirdi.)
14. The mayor promised to listen to the concerns of all his constituents, regardless of their political affiliation. (Belediye başkanı, siyasi bağlantılarından bağımsız olarak tüm seçmenlerinin endişelerini dinleyeceğine söz verdi.)

15. The constituent parts of a car engine must be assembled with great care to ensure optimal performance. (Bir araba motorunun bileşenleri, en iyi performansı sağlamak için büyük bir özenle monte edilmelidir.)
16. The congressman’s constituents were pleased with his efforts to secure funding for local schools. (Milletvekili, yerel okullara finansman sağlama çabalarından dolayı seçmenlerinden memnun kaldı.)
17. The constituent countries of the European Union work together to promote economic growth and stability. (Avrupa Birliği’nin bileşen ülkeleri, ekonomik büyümeyi ve istikrarı teşvik etmek için birlikte çalışırlar.)
18. The software program consisted of several constituent modules that had to be integrated to function properly. (Yazılım programı, doğru şekilde çalışmak için entegre edilmesi gereken birkaç bileşen modülünden oluşuyordu.)
19. The senator was criticized by some of his constituents for his stance on immigration reform. (Senatör, göçmenlik reformu konusundaki tutumu nedeniyle bazı seçmenleri tarafından eleştirildi.)
20. The human body is made up of many constituent parts, each with its own unique function. (İnsan vücudu, kendi benzersiz işlevine sahip birçok bileşen parçadan oluşur.)