Constituency İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Constituency İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Constituency Nedir?

Constituency, bir seçmen grubu ya da bir bölgedeki insanlar için kullanılan bir terimdir. Siyasi bir terim olarak, bir seçmen grubunun veya bölgenin belirli bir siyasi parti veya adayı destekleme eğiliminde olması anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. The candidate promised to serve the needs of his constituency if elected. (Aday seçilirse, seçmen grubunun ihtiyaçlarını karşılamayı vaat etti.)
2. The party won a majority in the constituency. (Parti, seçmen grubunda çoğunluğu kazandı.)
3. The MP was re-elected to represent his constituency. (Milletvekili, seçmen grubunu temsil etmek için yeniden seçildi.)
4. The government is focusing on developing the infrastructure in rural constituencies. (Hükümet, kırsal seçmen gruplarında altyapıyı geliştirmeye odaklanıyor.)
5. The politician’s policies were well-received by his constituency. (Politikacının politikaları, seçmen grubu tarafından iyi karşılandı.)
6. The constituency is known for its strong support of environmental issues. (Seçmen grubu, çevre sorunlarına güçlü destek vermesiyle tanınır.)
7. The opposition party hopes to win over voters in the key constituencies. (Muhalefet partisi, önemli seçmen gruplarındaki seçmenleri kazanmayı umuyor.)
8. The constituency is diverse, with a mix of urban and rural areas. (Seçmen grubu, kentsel ve kırsal alanların karışımından oluşan çeşitlilik gösterir.)
9. The candidate’s strong performance in the debates helped him win the support of many in his constituency. (Adayın tartışmalardaki güçlü performansı, seçmen grubunun birçok kişisinden destek kazanmasına yardımcı oldu.)
10. The party has launched a campaign to increase its visibility in the constituency. (Parti, seçmen grubundaki görünürlüğünü artırmak için bir kampanya başlattı.)
11. The constituency has a high percentage of young voters. (Seçmen grubunun yüksek bir genç seçmen oranı vardır.)
12. The MP has been working closely with community leaders in his constituency. (Milletvekili, seçmen grubundaki topluluk liderleriyle yakın bir şekilde çalışıyor.)
13. The constituency has traditionally been a safe seat for the ruling party. (Seçmen grubu, geleneksel olarak iktidardaki parti için güvenli bir koltuk olmuştur.)
14. The politician’s controversial remarks angered many in his constituency. (Politikacının tartışmalı açıklamaları, seçmen grubunun birçok kişisini kızdırdı.)
15. The party’s victory in the constituency was seen as a surprise by many analysts. (Partinin seçmen grubundaki zaferi, birçok analist tarafından sürpr

ı olarak görüldü.)
16. The constituency is home to many small businesses that have been struggling in recent years. (Seçmen grubu, son yıllarda zorluk çeken birçok küçük işletmeye ev sahipliği yapıyor.)

17. The candidate’s proposal to increase funding for education was popular with many in the constituency. (Adayın eğitim için finansmanı artırmaya yönelik önerisi, seçmen grubundaki birçok kişi tarafından popüler oldu.)
18. The party leader visited the constituency to rally support ahead of the election. (Parti lideri, seçim öncesinde destek toplamak için seçmen grubunu ziyaret etti.)
19. The constituency is considered to be a swing seat, meaning it could go either way in the election. (Seçmen grubu, seçimde her iki yöne de gidebileceği düşünülen bir çekişmeli koltuk olarak kabul ediliyor.)
20. The MP’s focus on local issues helped him maintain strong support in his constituency. (Milletvekilinin yerel konulara odaklanması, seçmen grubundaki güçlü desteğini sürdürmesine yardımcı oldu.)