Constant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Constant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Constant Nedir?

Constant, Türkçe karşılığı sabit olan, değişmeyen, aynı kalan anlamlarına gelen bir İngilizce kelime.

Örnek Cümleler:

1. The speed of light is a constant in physics. (Işık hızı, fizikte bir sabittir.)
2. The only constant thing in life is change. (Hayatta değişmeyen tek şey değişimdir.)
3. She is constantly late for her appointments. (Randevularına sürekli geç kalıyor.)
4. The temperature remains constant throughout the day. (Sıcaklık gün boyunca sabit kalır.)
5. The company strives for constant improvement. (Şirket sürekli olarak gelişim için çaba sarf eder.)
6. The lawnmower makes a constant noise. (Çim biçme makinesi sürekli bir gürültü çıkarır.)
7. The politician made constant promises during his campaign. (Politikacı kampanyası sırasında sürekli sözler verdi.)
8. The pain in my knee is a constant reminder of my injury. (Dizimdeki ağrı, yaralanmamın sürekli bir hatırlatıcısıdır.)
9. She wears a constant smile on her face. (Yüzünde sürekli bir gülümseme vardır.)
10. The color of the wall paint is constant throughout the room. (Duvar boyasının rengi odanın her yerinde aynıdır.)
11. The teacher provided constant encouragement to her students. (Öğretmen öğrencilerine sürekli teşvik sağladı.)
12. The restaurant serves constant quality food. (Restoran sürekli olarak kaliteli yiyecekler sunar.)
13. The company has a constant stream of customers. (Şirketin sürekli müşteri akışı vardır.)
14. The sound of the waves was a constant background noise. (Dalgaların sesi sürekli bir arka plandı.)
15. The traffic on this road is a constant headache. (Bu yoldaki trafik sürekli bir baş ağrısıdır.)
16. The cat’s constant meowing was annoying. (Kedinin sürekli miyavlaması sinir bozucuydu.)
17. The book provided a constant source of inspiration. (Kitap sürekli bir ilham kaynağı sağladı.)
18. The weather is a constant topic of conversation in this town. (Hava durumu bu kasabada sürekli konuşulan bir konudur.)
19. The clock provides a constant reminder of the time. (Saat, zamanın sürekli bir hatırlatıcısıdır.)
20. The company offers its employees constant training opportunities. (Şirket, çalışanlarına sürekli eğitim imkanları sunar.)

Diğer Örnek Cümleler:

21. The price of gold has been relatively constant in recent months. (Altının fiyatı son aylarda nispeten sabit kalmıştır.)

22. She has a constant fear of flying. (Uçmaya karşı sürekli bir korkusu var.)

23. The water pressure in the shower should remain constant. (Duşta su basıncı sabit kalmalı.)

24. The artist’s work is characterized by a constant exploration of color. (Sanatçının çalışmaları, renklerin sürekli keşfiyle karakterize edilir.)

25. The athlete maintains a constant workout routine. (Sporcu, sürekli bir antrenman programı sürdürür.)

26. The scientist made constant observations throughout the experiment. (Bilim adamı deney boyunca sürekli gözlemler yaptı.)

27. The movie has a constant theme of redemption. (Filmde sürekli bir kurtuluş teması var.)

28. The company’s success is attributed to its constant innovation. (Şirketin başarısı, sürekli yenilik yapmasına atfedilir.)

29. The patient’s heart rate should remain constant during the surgery. (Hastanın kalp atış hızı ameliyat sırasında sabit kalmalı.)

30. The clock tower provides a constant landmark in the city. (Saat kulesi, şehirde sürekli bir işaret noktası sağlar.)

31. The flavor of the soup was constant throughout the meal. (Çorbanın tadı yemekte boyunca sabit kaldı.)

32. The musician maintains a constant practice schedule. (Müzisyen, sürekli bir pratik programı sürdürür.)

33. The company’s values are a constant reminder to its employees. (Şirketin değerleri, çalışanlarına sürekli bir hatırlatmadır.)

34. The temperature of the oven should remain constant while baking. (Fırının sıcaklığı pişirme sırasında sabit kalmalıdır.)

35. The student’s grades show a constant improvement throughout the semester. (Öğrencinin notları, dönem boyunca sürekli bir iyileşme gösterir.)

36. The company’s constant expansion has led to new opportunities. (Şirketin sürekli genişlemesi, yeni fırsatlara yol açmıştır.)

37. The sound of the waterfall provides a constant background noise in the park. (Şelalenin sesi parkta sürekli bir arka plan sesi sağlar.)

38. The novelist’s work features a constant exploration of human nature. (Roman yazarının eserleri, insan doğasının sürekli keşfiyle öne çıkar.)

39. The child’s constant questions can be exhausting. (Çocuğun sürekli soruları yorucu olabilir.)

40. The company’s constant commitment to quality has earned it a loyal customer base. (Şirketin kaliteye olan sürekli bağlılığı, sadık müşteri tabanı kazandırmıştır.)