Constantly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Constantly
Constantly, sürekli, devamlı anlamına gelir. Aşağıda constantly kelimesinin örnek cümlelerle kullanımını görebilirsiniz.
- She constantly checks her phone for new messages. (O, yeni mesajlar için telefonunu sürekli kontrol ediyor.)
- The baby was crying constantly, keeping her parents up all night. (Bebek, tüm gece ağlayarak, ebeveynlerini sürekli uyandırdı.)
- He constantly interrupts me while I’m speaking. (Konuşurken sürekli beni kesiyor.)
- The traffic in the city is constantly congested. (Şehirdeki trafik sürekli tıkalı.)
- She constantly complains about her job, but never does anything to change it. (İşi hakkında sürekli şikayet eder ama hiçbir şey yapmaz.)
- The weather in this region is constantly changing. (Bu bölgedeki hava sürekli değişiyor.)
- The company is constantly looking for new ways to improve its products. (Şirket, ürünlerini iyileştirmek için sürekli yeni yollar arıyor.)
- He’s constantly forgetting his keys. (Anahtarlarını sürekli unutuyor.)
- The children are constantly bickering with each other. (Çocuklar sürekli birbirleriyle atışıyorlar.)
- She constantly worries about her future. (Geleceği hakkında sürekli endişeleniyor.)
- The dog is constantly barking at the mailman. (Köpek postacıya sürekli havlıyor.)
- He’s constantly late for appointments. (Randevulara sürekli geç kalıyor.)
- The restaurant is constantly busy during lunchtime. (Restoran öğle yemeği saatlerinde sürekli meşgul.)
- The teacher is constantly reminding her students to study. (Öğretmen öğrencilerine sürekli çalışmalarını hatırlatıyor.)
- She constantly changes her mind about what to wear. (Ne giyeceği hakkında sürekli fikrini değiştiriyor.)
- The computer system is constantly updating itself. (Bilgisayar sistemi kendini sürekli güncelliyor.)
- He constantly talks about his travels. (Seyahatleri hakkında sürekli konuşuyor.)
- The child is constantly asking questions. (Çocuk sürekli sorular soruyor.)
- The garden requires constantly watering. (Bahçe, sürekli sulamaya ihtiyaç duyuyor.)
- She’s constantly watching her weight. (Kilosunu sürekli izliyor.)
- The company’s profits are constantly increasing. (Şirketin karı sürekli artıyor.)
- The construction workers are constantly building new houses in the area. (İnşaat işçileri bölgede sürekli yeni evler inşa ediyorlar.)
- She constantly listens to music while she works. (Çalışırken sürekli müzik dinliyor.)
- The athlete is constantly training to improve his performance. (Sporcu, performansını iyileştirmek için sürekli antrenman yapıyor.)
- The children are constantly playing outside. (Çocuklar sürekli dışarıda oynuyorlar.)
(Turkish translation:)
- O, yeni mesajlar için telefonunu sürekli kontrol ediyor.
- Bebek, tüm gece ağlayarak, ebeveynlerini sürekli uyandırdı.
- Konuşurken sürekli beni kesiyor.
- Şehirdeki trafik sürekli tıkalı.
- İşi hakkında sürekli şikayet eder ama hiçbir şey yapmaz.
- Bu bölgedeki hava sürekli değişiyor.
- Şirket, ürünlerini iyileştirmek için sürekli yeni yollar arıyor.
- Anahtarlarını sürekli unutuyor.
- Çocuklar sürekli birbirleriyle atışıyorlar.
- Geleceği hakkında sürekli endişeleniyor.
- Köpek postacıya sürekli havlıyor.
- Randevulara sürekli geç kalıyor.
- Restoran öğle yemeği saatlerinde sürekli meşgul.
- Öğretmen öğrencilerine sürekli çalışmalarını hatırlatıyor.
- Ne giyeceği hakkında sürekli fikrini değiştiriyor.
- Bilgisayar sistemi kendini sürekli güncelliyor.
- Seyahatleri hakkında sürekli konuşuyor.
- Çocuk sürekli sorular soruyor.
- Bahçe, sürekli sulamaya ihtiyaç duyuyor.
- Kilosunu sürekli izliyor.
- Şirketin karı sürekli artıyor.
- İnşaat işçileri bölgede sürekli yeni evler inşa ediyorlar.
- Çalışırken sürekli müzik dinliyor.
- Sporcu, performansını iyileştirmek için sürekli antrenman yapıyor.
- Çocuklar sürekli dışarıda oynuyorlar.
Hemen Yorum Yaz