Consort With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Consort With Nedir?
Consort with, birisiyle birlikte olmak ya da onlarla işbirliği yapmak anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
1. I don’t think it’s a good idea to consort with criminals.
(Türkçe: Suçlularla bir arada olmanın iyi bir fikir olmadığını düşünüyorum.)
-
He was seen consorting with the enemy.
(Türkçe: Düşmanla bir arada görüldü.) -
She refused to consort with anyone she considered beneath her social status.
(Türkçe: Sosyal statüsüne göre kendisinden aşağı gördüğü insanlarla bir arada olmayı reddetti.) -
The company was accused of consorting with the competition.
(Türkçe: Şirket, rakipleriyle işbirliği yapmakla suçlandı.) -
The politician was criticized for consorting with lobbyists.
(Türkçe: Siyasetçi, lobicilerle bir arada olmakla eleştirildi.) -
It is important not to consort with people who have a negative influence on you.
(Türkçe: Seni olumsuz etkileyen insanlarla bir arada olmamak önemlidir.) -
She refused to consort with her ex-boyfriend, even though he wanted to get back together.
(Türkçe: Eski erkek arkadaşıyla bir arada olmayı reddetti, tekrar birlikte olmak istese bile.) -
The detective was accused of consorting with the suspect.
(Türkçe: Dedektif, şüpheliyle bir arada olmakla suçlandı.) -
The company’s reputation was damaged after it was discovered that they had been consorting with known criminals.
(Türkçe: Bilinen suçlularla işbirliği yaptıkları ortaya çıktıktan sonra şirketin itibarı zarar gördü.) -
She was warned not to consort with the rebel group.
(Türkçe: İsyancı grupla bir arada olmaması konusunda uyarıldı.) -
The businessman was caught consorting with a known fraudster.
(Türkçe: İş adamı, bilinen bir dolandırıcıyla bir arada yakalandı.) -
The celebrity was criticized for consorting with controversial figures.
(Türkçe: Ünlü, tartışmalı kişilerle bir arada olmakla eleştirildi.) -
The organization was accused of consorting with terrorist groups.
(Türkçe: Örgüt, terör örgütleriyle işbirliği yapmakla suçlandı.) -
He was caught consorting with a known drug dealer.
(Türkçe: Bilinen bir uyuşturucu satıcısıyla bir arada yakalandı.) -
The company’s CEO was fired for consorting with a rival company.
(Türkçe: Şirketin CEO’su, rakip bir şirketle işbirliği yap
-
The actress was criticized for consorting with a known womanizer.
(Türkçe: Aktris, bilinen bir kadın düşkünüyle bir arada olmakla eleştirildi.) -
The politician was accused of consorting with a foreign spy.
(Türkçe: Siyasetçi, yabancı bir casusla işbirliği yapmakla suçlandı.) -
The teacher was reprimanded for consorting with a student outside of school.
(Türkçe: Öğretmen, okul dışında bir öğrenciyle bir arada olmakla cezalandırıldı.) -
The organization was praised for consorting with local communities to solve environmental issues.
(Türkçe: Çevresel sorunları çözmek için yerel topluluklarla işbirliği yapmakla örgüt övüldü.) -
The journalist was criticized for consorting with sources who had a bias.
(Türkçe: Gazeteci, önyargısı olan kaynaklarla bir arada olmakla eleştirildi.)
Hemen Yorum Yaz