Congenial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Congenial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Congenial Kelimesi


Congenial kelimesi Türkçe’de “uyumlu” veya “hoşgörülü” anlamlarına gelmektedir. Bu kelime, insanların veya şeylerin uyumlu veya uygun bir şekilde bir arada olabileceğini ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:


1. I found her to be a congenial companion on our trip. (Seyahatimizde onu uyumlu bir arkadaş olarak buldum.)
2. The book club was made up of congenial people who shared a love of literature. (Kitap kulübü, edebiyat sevgisini paylaşan uyumlu insanlardan oluşuyordu.)
3. The atmosphere of the restaurant was congenial and relaxing. (Restoranın atmosferi uyumlu ve rahatlatıcıydı.)
4. His congenial personality made him well-liked by everyone. (Uyumlu kişiliği, herkes tarafından sevilen biri olmasını sağladı.)
5. The two artists had a congenial relationship, often collaborating on projects. (İki sanatçı arasında uyumlu bir ilişki vardı, sık sık projelerde işbirliği yapıyorlardı.)
6. The hotel staff were congenial and helpful. (Otel çalışanları uyumlu ve yardımseverdi.)
7. I’ve always found gardening to be a congenial hobby. (Benim için bahçecilik hep uyumlu bir hobi olmuştur.)
8. The congenial atmosphere of the party made it a great success. (Partinin uyumlu atmosferi, onu büyük bir başarı haline getirdi.)
9. The team had a congenial dynamic, which helped them work well together. (Takımın uyumlu dinamikleri, birlikte iyi çalışmalarına yardımcı oldu.)
10. Her congenial nature made it easy to forgive her mistakes. (Onun uyumlu doğası, hatalarını affetmeyi kolaylaştırdı.)
11. The museum’s congenial staff made the visit enjoyable. (Müzenin uyumlu personeli, ziyareti keyifli hale getirdi.)
12. He had a congenial temperament that made him easy to get along with. (Onun uyumlu bir karakteri vardı, onunla iyi anlaşmak kolaydı.)
13. The conference provided a congenial atmosphere for networking. (Konferans, ağ oluşturmak için uyumlu bir atmosfer sağladı.)
14. The town had a congenial charm that drew visitors from all over. (Kasaba, her yerden ziyaretçileri çeken uyumlu bir cazibeye sahipti.)
15. Her congenial smile put everyone at ease. (Onun uyumlu gülümsemesi, herkesi rahatlattı.)
16. The congenial conversation flowed easily between the two friends. (İki arkadaş arasında uyumlu bir sohbet kolayca aktı.)
17. The team-building exercises were designed to promote a congenial work environment. (Takım oluşturma egzersizleri, uyumlu bir çalışma ortamını teşvik et

mek için tasarlandı.)
18. The company culture was very congenial, with a focus on teamwork and collaboration. (Şirket kültürü çok uyumlu idi ve takım çalışması ve işbirliği odaklıydı.)

  1. The congenial nature of the small town made it a perfect place to raise a family. (Küçük kasabanın uyumlu doğası, aile büyütmek için mükemmel bir yer yaptı.)
  2. Her congenial attitude towards her colleagues made her a valued member of the team. (Meslektaşlarına karşı uyumlu tavrı, onu takımın değerli bir üyesi yaptı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.