Congealing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Congealing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Congealing Nedir?


Congealing, sıvı maddelerin soğutulması veya dondurulması sonucu katılaşması işlemidir. Bu terim ayrıca, daha önce ayrılmış olan parçaların bir araya gelerek katı bir yapı oluşturması anlamında da kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The soup started congealing as it cooled down. (Çorba soğudukça katılaşmaya başladı.)
  2. The blood was congealing on the ground. (Kan yerde katılaşıyordu.)
  3. The fat in the pan began congealing as it cooled. (Tavada yağ soğudukça katılaşmaya başladı.)
  4. The cold air caused the river to congeal into ice. (Soğuk hava nehirin buz haline gelmesine neden oldu.)
  5. The wax congealed as it dried, forming a solid shape. (Mum kurudukça katılaşıp, katı bir şekil oluşturdu.)
  6. The pudding began congealing in the refrigerator. (Puding buzdolabında katılaşmaya başladı.)
  7. The paint on the wall had congealed into a thick layer. (Duvar üzerindeki boya kalın bir tabaka haline gelmişti.)
  8. The oil in the bottle had congealed due to the low temperature. (Şişedeki yağ düşük sıcaklık nedeniyle katılaşmıştı.)
  9. The milk had congealed into curds and whey. (Süt peynir ve suya dönüşmüştü.)
  10. The icing on the cake had congealed into a hard shell. (Pastadaki glazür katı bir kabuk haline gelmişti.)
  11. The jelly had started congealing before it was put in the fridge. (Jöle buzdolabına konmadan önce katılaşmaya başlamıştı.)
  12. The snow was congealing on the roof, making it slippery. (Kar çatıda katılaşarak kaygan hale getiriyordu.)
  13. The sauce had congealed into a lumpy mess. (Sos pütürlü bir karışıma dönüşmüştü.)
  14. The cement was congealing in the mixer. (Çimento karıştırıcıda katılaşıyordu.)
  15. The gelatin had congealed, making it difficult to stir. (Jöleli tatlı katılaşmış, karıştırmak zorlaşmıştı.)
  16. The gravy had congealed on the meat, making it hard to remove. (Etin üzerindeki sos katılaşmış, çıkarmak zor olmuştu.)
  17. The chocolate had congealed into a solid block. (Çikolata katı bir blok haline gelmişti.)
  18. The saucepan was covered in congealed grease. (Tencere katılaşmış yağ ile kaplıydı.)
  19. The honey had congealed and become grainy. (Bal katılaşıp, taneli hale gelmiş
  1. The melted cheese had congealed on the pizza, making it difficult to cut. (Eriyen peynir pizza üzerinde katılaşmış, kesmesi zor hale gelmişti.)

Türkçe karşılıklar:

  1. Çorba soğudukça katılaşmaya başladı.
  2. Kan yerde katılaşıyordu.
  3. Tavada yağ soğudukça katılaşmaya başladı.
  4. Soğuk hava nehirin buz haline gelmesine neden oldu.
  5. Mum kurudukça katılaşıp, katı bir şekil oluşturdu.
  6. Puding buzdolabında katılaşmaya başladı.
  7. Duvar üzerindeki boya kalın bir tabaka haline gelmişti.
  8. Şişedeki yağ düşük sıcaklık nedeniyle katılaşmıştı.
  9. Süt peynir ve suya dönüşmüştü.
  10. Pastadaki glazür katı bir kabuk haline gelmişti.
  11. Jöle buzdolabına konmadan önce katılaşmaya başlamıştı.
  12. Kar çatıda katılaşarak kaygan hale getiriyordu.
  13. Sos pütürlü bir karışıma dönüşmüştü.
  14. Çimento karıştırıcıda katılaşıyordu.
  15. Jöleli tatlı katılaşmış, karıştırmak zorlaşmıştı.
  16. Etin üzerindeki sos katılaşmış, çıkarmak zor olmuştu.
  17. Çikolata katı bir blok haline gelmişti.
  18. Tencere katılaşmış yağ ile kaplıydı.
  19. Bal katılaşıp, taneli hale gelmişti.
  20. Eriyen peynir pizza üzerinde katılaşmış, kesmesi zor hale gelmişti.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.