Compromise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Compromise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Compromise

Türkçe Anlamı: Anlaşmaya varmak için tarafların taviz vermesi, orta yol bulunması

  1. We need to find a compromise that satisfies both parties. (İki tarafı da tatmin eden bir uzlaşma bulmamız gerekiyor.)
  2. They reached a compromise on the terms of the contract. (Sözleşmenin koşulları konusunda bir uzlaşmaya vardılar.)
  3. Compromise is sometimes necessary in order to maintain relationships. (İlişkileri sürdürmek için bazen uzlaşma gerekli olabilir.)
  4. The two sides finally came to a compromise after long negotiations. (Uzun müzakerelerin ardından iki taraf nihayet bir uzlaşmaya vardı.)
  5. A compromise was made in order to avoid a lengthy legal battle. (Uzun bir yasal mücadeleyi önlemek için bir uzlaşma yapıldı.)
  6. Sometimes you have to compromise your own desires for the greater good. (Bazen büyük resim için kendi isteklerinden ödün vermek zorundasın.)
  7. The compromise they reached was not ideal, but it was the best they could do. (Ulaştıkları uzlaşma ideal değildi, ama yapabilecekleri en iyisi buydu.)
  8. In any negotiation, both sides have to be willing to compromise. (Herhangi bir müzakerede, her iki tarafın da uzlaşmaya istekli olması gerekir.)
  9. Compromise is a key part of any healthy relationship. (Uzlaşma, herhangi bir sağlıklı ilişkinin önemli bir parçasıdır.)
  10. Finding a compromise can be difficult, but it is often necessary. (Uzlaşma bulmak zor olabilir, ancak genellikle gereklidir.)
  11. They had to make a compromise in order to meet the deadline. (Süreye yetişmek için bir uzlaşma yapmaları gerekti.)
  12. Compromise is not always easy, but it can lead to better outcomes. (Uzlaşma her zaman kolay değildir, ancak daha iyi sonuçlara yol açabilir.)
  13. They were able to reach a compromise by focusing on their shared goals. (Ortak hedeflerine odaklanarak bir uzlaşmaya vardılar.)
  14. It takes a lot of courage to compromise when your principles are at stake. (İlkeleriniz tehlikede olduğunda uzlaşmak için çok cesaret gereklidir.)
  15. The compromise they reached was a win-win situation for both parties. (Ulaştıkları uzlaşma her iki taraf için de kazan-kazan durumuydu.)
  16. Sometimes compromise is necessary in order to move forward. (İlerlemek için bazen uzlaşma gereklidir.)
  17. They were able to find a compromise that addressed everyone’s concerns. (Herkesin endişelerine yanıt veren bir uzlaşma bulabildiler.)
  18. It’s important to be willing to compromise in order to resolve conflicts. (Çatışmaları çözmek için uzlaşmaya istekli olmak önemlidir.)
  1. Compromise can be difficult, but it is often necessary for the greater good. (Uzlaşma zor olabilir, ancak büyük resim için genellikle gereklidir.)
  2. They had to make a compromise in order to balance competing priorities. (Rekabet eden öncelikleri dengelemek için bir uzlaşma yapmak zorunda kaldılar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.